Başlangıç / Beslenme & Psikoloji / Sosyal Medyanın Yeme Bozuklukları Üzerine Etkisi

Sosyal Medyanın Yeme Bozuklukları Üzerine Etkisi

Günümüzde sosyal medya kullanımı giderek artmaktadır. Birçok konuda olduğu gibi sağlık ve beslenme konusunda da sosyal medya ve basının yeri oldukça fazladır. Sağlık ve beslenme konusunun hayatımızın merkezinde olmasıyla sık sık gündeme gelmesi sonucunda bireyler üzerinde stres ve takıntı haline gelmesine neden olabilmektedir.

Farklı kanallar, programlar veya sosyal medya hesapları, zayıf olmayı başarı, güzellik gibi kavramlarla bağdaştırmaktadır. Bu durum bireyleri bilinçsiz olarak diyet yapmaya ve yanlış beslenme alışkanlıklarıyla birlikte birtakım yeme bozukluklarına sürüklemektedir.

Yeme Bozuklukları

Yeme bozuklukları, psikosomatik duyarlılıkların bir göstergesidir. Bazı bireyler yaşadıkları karmaşık duyguları kelimelerle sözel olarak ifade etmek yerine bedenleri yoluyla ortaya çıkarırlar. Bu bireylerde fizyolojik veya psikososyal fonksiyonların bozulması nedeniyle yeme davranışında bozulmalar, kilo kontrolünde ısrar etme veya olması gerekenden çok daha fazla bir anda yeme gibi çeşitli yeme bozuklukları gözlemlenmektedir. 

Yeme bozuklukları; Anoreksiya Nervoza (AN), Bulimiya Nervoza (BN), Başka Türlü Adlandırılamayan (BTA) Yeme Bozukluğu olmak üzere temelde 3 ana gruba ayrılır.

Anoreksiya Nervoza (AN)

1873  yılında William W. Gull tarafından yeme isteğinin olmaması olarak tanımlanan Anoreksiya Nevroza (AN) genellikle genç ve ergenlik döneminde olan kadın bireylerde daha sık görülmektedir. Anoreksiya Nevroza; aile etkileşimleri, genetik, psikososyal ve kültürel etkenler gibi birçok nedenden etkilenmektedir. Anoreksiya nevroza tanılı bireyler genellikle yaşa ve boya göre olması gereken beden ağırlığını reddetmektedirler. Kilo almaktan korkarlar ve bu da onları sürekli bir kalori hesaplamaya, çok düşük kalorili beslenmeye, aşırı spor ve egzersiz yapmaya ve devamlı kilo kontrolü yapma durumuna iter. Kilo kontrol etmek amacıyla uzun süreli aç kalma hali, yemek yemeyi reddetme, iştahlarını bastırmak için büyük gayret gösterirler. Ve bunun sonucunda da yediklerini telafi amaçlı laksatif-diüretik kullanımı, kedini kusturma, aşırı egzersiz gibi birtakım olumsuz yeme davranışlarına başvururlar. Genellikle kalabalık ortamlarda yemek yemekten çekinirler ve yalnız yemeyi tercih ederler. Porsiyonları küçük ve minik parçalara ayırarak yemeyi hatta daha sonra yemek için ayırma, saklama gibi davranışlar sergileyebilmektedirler.

Blumia Nervoza (BN)

1979 yılında tıbbi olarak Russel tarafından tanımlanan blumia kelimesi bous (öküz) ve limos (açlık) kelimelerinin birleşimi olup bir öküzü yiyecek kadar acıkmak, aç olmak anlamına gelmektedir.  Blumia nevroza da anoreksiya nervozada görüldüğü gibi kadınlarda daha sık karşımıza çıkmaktadır. Ancak anorektik bireyler gibi kilo kaybı çok gözlemlenmez genellikle normal veya fazla kilodadırlar. Bu bireylerde sık sık tekrarlayan aşırı besin tüketimi yani tıkınırcasına yeme atakları davranış bozukluğu görülmektedir. Atak sonrasında ise yediklerinden dolayı pişmanlık duyarlar. Blumia nevroza, aşırı zayıf olma isteği ve sürekli kilo kontrolü sağlamaya çalışan bireylerde psikolojik ve ardından bunu takip eden fizyolojik ve beden hasarlarına yol açmaktadır.

Başka Türlü Adlandırılamayan Yeme Bozukluğu

Bu grup herhangi bir tanı grubuna dahil edilemeyen yeme bozukluklarını kapsar. Örneğin Tıkanırcasına yeme bozukluğu bu gruba girer.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu

Binge-eating olarak da adlandırılan tıkınırcasına yeme bozukluğu, obezite ve blumia nevroza ile oldukça benzer özellikler göstermektedir ancak aynı zaman diliminde çoğu kişinin yiyebileceğinden çok daha fazla besin tüketimi olarak tanımlanmaktadır. Bireylerin yemek yerken miktarını ayarlayamaması, yemeyi durduramaması belirtilerindendir. Devamında ise uygunsuz yeme davranışı olan kusma, diüretik-laksatif kullanımının görülmediği bir yeme bozukluğudur.

 

Sosyal Medya ve Yeme Bozuklukları

Yeme bozukluklarının ortaya çıkmasında psikolojik, sosyolojik, fizyolojik ve çevresel birçok faktörün etkilemesiyle birlikte sosyal medya kullanımı da bu etkenlerin başında gelmektedir. Başarılı olmanın, dikkat çekmenin veya mutlu olmanın aşırı zayıf olmayla bağdaştırıldığından dolayı toplumda sürekli bilinçsiz diyet yapma, kilo alma korkusu, bedenini olduğundan daha fazla kilolu ve şekilsiz bulma gibi zayıflamaya iten baskının hissedilmesinden kaynaklanan yeme davranış bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Daha çok görsel paylaşımlı platformlarda paylaşılan gönderilerin hiçbir şekilde bilimsel olmayan tavsiyeler, bir başkasının uygulamış olduğu diyet ve çeşitli besin gruplarını kesme, detoks gibi yapılan yanlış uygulamalar bireylerin yediklerini taklit etmeleri, dengesiz ve yetersiz beslenmeyi dolaylı olarak yeme bozuklularını ortaya çıkarma riskini arttırmaktadır.  

Kaynakça

Aslan, S. (2001). Beden Imgesi ve Yeme Davranışı Bozuklukları ile Sosyal Medya İlişkisi. Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 14(1), 41-47.

Bilgin, M. (2018). Ergenlerde Sosyal Medya Bağımlılığı ve Psikolojik Bozukluklar Arasındaki İlişki. The Journal of International Scientific Researches, 3(3), 237-247.

Gül, A., & Yılmaz Akyüz, E. (2019). Sosyal Medya Kullanımı: Yeme Bozukluğu Nedeni Olabilir Mi? JOURNAL OF HEALTH PROFESSIONALS RESEARCH, 1(1), 28-32.

Özgül TEPE, S. (2019). SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN DİYET YAPAN BİREYLERİN ORTOREKSİYA NERVOZA VE YEME TUTUMLARININ SAPTANMASI: INSTAGRAM ÖRNEĞİ. 1-23. Malatya.

Yücel, B. (2009). Estetik Bir Kaygıdan Hastalığa Uzanan Yol: Yeme Bozuklukları. Klinik Gelişim, 22(4), 39-44.

 

 

Hakkında: Ülkü Didar Bilen

Merhabalar! Ben Ülkü Didar Bilen. 1999 yılında Mersin'de doğdum. Aslen İzmirliyim. Beslenme ve Diyetetik bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim. Bilim ve beslenme her zaman sizinle olsun. Hepinize sağlıklı günler dilerim. İyi okumalar!

Buna da bakın

PCOS VE BESLENME

Polikistik Over Sendromu (PKOS) Nedir? İlk önce PCOS nedir? Hangi bireylerde daha sık görülür? Hastalığın …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.