Başlangıç / Besinler / Asmadan Gelen Mucize: Üzüm

Asmadan Gelen Mucize: Üzüm

 

      Üzüm, botanikte cins adı “Vitis” olan halk arasında asma olarak adlandırılan bitkinin meyvesidir (Canbaş, 2003). Meyve üretiminde kullanılan türlerde dünyada en çok üzüm çeşidi içereni “Vitis vinifera L. ssp. sativa D.C.”dır. Bu türün içerisinde tespit edilen çeşit sayısı 10.000’nin üzerinde olup dünyadaki üretimin % 90’nından fazlasını oluşturmaktadır (Ağaoğlu, 1999). Tarihçesi M.Ö. 6000-5000 yıllarına kadar dayanır. Anavatanı Anadolu’yu da içine alan Küçük Asya denilen, Kafkasya’yı da kapsayan bölgedir. Anavatanı Anadolu olan çeşitler ise 1200’ün üzerindedir.

     Taze tüketimin yanında kurutularak, meyve suyu olarak; şarap ve sirke yapılarak; reçel veya marmelat şeklinde tüketilebilmektedir. Pekmez haline getirilerek de tüketilebilen üzüm, ayrıca konserve yapılarak da değerlendirilebilir. Bunlara ek olarak sucuk, pestil, köfter ve bulama gibi yöresel ürünlere de işlenerek kullanılmaktadır (Çelik ve ark, 1998, Ağaoğlu, 1999).

 

Besin İçeriği

Üzüm içerdiği yüksek orandaki şekerden dolayı kalori değeri yüksek bir besin maddesidir. Üzümdeki glikoz ve fruktoz difüzyon yolu ile doğrudan kana geçme özelliğinde olduğu için bebeklerin ve çocukların beslenmesinde önemlidir (Gülcü ve ark., 2008). Kalsiyum, potasyum, sodyum ve demir yönünden zengin olan üzüm; A, B1, B2 Niacin ve C vitamini yönünden de zengindir. (Çelik ve ark., 1998) Ayrıca üzümdeki demir +2 formunda olup vücut tarafından emilimi kolaydır (Gülcü ve ark., 2008).

Üzümün bileşimi üzerine başta üzüm çeşidi olmak üzere toprak ve iklim koşulları, uygulanan teknik ve kültürel işlemler ile özellikle olgunluk derecesi vb. faktörler etkilidir (Yavaş ve Fidan, 1986). Genel olarak üzümlerin bileşiminde su, şekerler, organik asitler, fenol bileşikleri, pektik maddeler, aroma maddeleri, azotlu maddeler, enzimler, vitaminler ve mineraller bulunur (Canbaş, 2003; Jackson, 2003).

Su

Üzümde su miktarı genel olarak % 65-85 arasında değişir. Kurumaya yüz tutmuş çok olgun üzümlerde bu miktar % 50’ye kadar düşebilir (Yavaş ve Fidan, 1986).

Şekerler

Vitis vinifera çeşitlerinde bulunan şekerler, başlıca glukoz ve fruktozdur. Toplam karbonhidrat miktarının genel olarak % 99’unu oluşturmaktadır (Yavaş ve Fidan, 1986). Glukoz ve fruktoz fotosentez sonucu sakkarozdan veya  nişastadan oluşur (Canbaş, 2003). Glukozun fruktoza oranı, olgunluk başlangıcından olgunluk anına kadar geçen süre içerisinde önemli ölçüde değişir. Tanelerin erken olgunlaşma aşamasında glukoz üstün durumdayken olgunluk aşamasında glukoz ve fruktoz miktarları birbirine eşit olur. Fazla olgunlaşmış üzümlerde ise fruktoz miktarı fazladır (Yavaş ve Fidan, 1986; Soleas ve ark., 1997). Üzümlerde ayrıca miktar olarak düşük olmakla beraber rafinoz, melibioz, maltoz, galaktoz, arabinoz ve ksiloz bulunur (Jackson, 2003). Bunlar renk maddeleri, tanenler, pektik maddeler ve aroma maddelerinin bileşimlerinde bağlı olarak bulunabilirler (Canbaş, 2003).

Organik Asitler

 Üzümlerde başlıca iki asit bulunur. Bunlar toplam asitlerin % 70-90’ını oluşturan tartarik asit ve malik asittir (Yavaş ve Fidan, 1986; Canbaş, 2003). Olgunlaşma periyodu sırasında üzümlerdeki tartarik asit miktarı genellikle değişmez. Ancak, malik asit miktarında düşüşler meydana gelir (Jackson, 2003). Üzümlerde üçüncü sırayı sitrik asit alır. Sitrik asit olgun meyvelerde yok denecek kadar az oranlarda bulunur. Olgun meyvelerde kabuğa yakın kısmında asitler en düşük düzeyde, etli kısmın orta kesimlerinde daha fazla ve çekirdeğin çevresinde ise yüksek miktarda bulunmaktadır (Yavaş ve Fidan, 1986).

Fenol Bileşikleri (Polifenoller)

Yapısında fenol fonksiyonu taşıyan tüm bileşikler bu başlık altında toplanırlar. Bir benzen çekirdeği üzerinde hidroksil grubu taşıyan gruplara fenol adı verilir. Bitkiler benzen çekirdeği oluşturarak bunlardan fenol bileşiklerinin sentezlenmesini sağlarlar. Bunlar lignin ve tanenler gibi çok karmaşık bileşikler ve polifenollerdir. Özellikle üzümlerin katı kısımlarında yer alırlar (Canbaş, 2003). Üzümlerde bulunan polifenoller başlıca iki grup altında toplanır. Flavonoidler ve flavonoid olmayan bileşikler. Üzümde en yaygın olan flavonoidler; flavonoller (kuarsetin, kampferol, mirisetin), flavan-3-ol’ler (kateşin, epikateşin, tanenler) ve antosiyaninlerdir. Flavonoid olmayan bileşikler ise; hidroksisinnamik asit ve gallik asit türevleri ile trans-resveratrol’dür (van de Wiel ve ark., 2001). Fenol asitleri benzen halkası üzerinde bir karboksil fonksiyonu içeren bileşiklerdir. Şarapta alkollere ve tanenlere bağlanan benzoik asitler ve antosiyanlara ve tartarik asite bağlanan sinnamik asitler ise fenol asitlerini oluşturan iki gruptur (Canbaş, 2003). Tanenler fenolik asitlerle şekerlerin kompleks esterleri olup, üzümlerin kabuklarında, gövdelerinde ve çekirdeklerinde bulunur. Olgunluk aşamasında kabuktaki tanen miktarı yaklaşık olarak renk ile aynı oranda artmaktadır (Yavaş ve Fidan, 1986). Tanenler alkolde suya göre daha iyi çözünürler. Maserasyon sırasında üzümün katı kısımlarından şaraba geçerler. Şarap yapımı sırasında üzümde bulunan tanenlerin pek az bir kısmı çözünür (yaklaşık % 30- 50). Bu maddelerin çözünmesi üzüm çeşidine, üzümlerin olgunluk durumuna ve aynı zamanda maserasyon koşullarına göre değişir (Canbaş, 2003). Kırmızı üzüm suyu ve şarap 500 mg/l’den çok flavonoid içerir. Beyaz üzümlerde bu miktar daha düşüktür (van de Wiel ve ark., 2001). Olgunlaşma süresince kırmızı üzümlerde bulunan antosiyanin miktarı değişir. Antosiyanin miktarı kırmızı şarapların kalite kriterlerinden olan renk tonu ve stabilitesini etkilediği için önemlidir (Jackson, 2003).

Pektik Maddeler

 Pektik maddelerin esas işlevi hücreleri bir arada tutmaktır (Jackson, 2003). Bu bileşikler bitkilerin depo maddelerinin bileşiminde, koruyucu ve destek dokularında yer alırlar. Selüloz ve hemuselüloza bağlanmış haldeki protopektinler hücre duvarlarında yer alırlar. Olgunlaşma sırasında yavaş yavaş hücre duvarlarından ayrılarak pektik asit oluştururlar veya suda çözünebilir nitelikte pektinlere dönüşürler (Canbaş, 2003).

Aroma Maddeleri

 Aroma maddeleri, üzüm çeşidinin kendine özgü aromasını kazandıran ve çeşitli kimyasal gruplara giren maddelerin bir karışımıdır. Aromadaki incelik ve zenginlik türe, bağın yetiştirildiği bölgenin doğal potansiyeline ve yetiştirme tekniğine bağlı olarak değişir (Canbaş, 2003). Aroma maddeleri tamamen olmamakla beraber büyük ölçüde üzüm tanelerinin kabuğunda yer alırlar. Aroma maddeleri tanelerde, olgunlaşmanın son aşamalarında meydana gelir (Yavaş ve Fidan, 1986). Üzümdeki aroma maddeleri kimyasal özelliklerine göre sınıflandırılır. Bunlardan başlıcaları esterler, terpen bileşikleri, aromatik alkoller, karbonil bileşikleri ve azotlu bileşiklerdir (Cabaroğlu, 2003).

Azotlu Maddeler

Azotlu maddeler üzümlerde amonyum katyonları, organik bileşikler, amino asitler, peptidler ve proteinler halinde bulunur (Yavaş ve Fidan, 1986). Üzümde yaygın olan aminoasitler 21 tanedir. Bunlardan glutamik asit, arginin, treonin ve prolin  üzümdeki amino asitlerin % 85’ini oluştururlar (Canbaş, 2003). Olgunlaşma sırasında taneye bitkiden azotlu madde taşınması olgunluktan önce sona ermekle beraber üzümün pulp kısmında toplam azot miktarı artar (Canbaş, 2003). Üzüm tanelerindeki serbest amino asit miktarı, üzümün çeşidi ve meyvenin olgunluk derecesine göre değişim gösterir. Olgun üzümlerde bulunan glutatyon önemli bir antioksidan maddedir (Jackson, 2003)

Vitaminler

İnsanlar vitaminleri besinlerle almak zorundadır (Canbaş, 2003). Tüm meyvelerde olduğu gibi, taze üzümlerde de çeşitli vitaminler bulunur. Diğer meyvelerle karşılaştırıldığında üzümlerde; inositol ve tiamin (B1) miktarı daha yüksektir. Bunun yanında pantotenik asit (B5), niasin(B3), pridoksin (B6), biotin, folik asit(B9) ve az miktarda da riboflavin (B2) bulunur (Yavaş ve Fidan, 1986)

Mineraller

 Üzümlerde bulunan mineraller asma tarafından topraktan alınır ve meyveye taşınır. Miktarları üzüm çeşidi, olgunluk derecesi, toprağın cinsi, gübreleme ve iklim koşullarına göre değişir (Yavaş ve Fidan, 1986). Üzümlerde bulunan başlıca mineraller; potasyum, kalsiyum, fosfor, sodyum, demir ve magnezyumdur. Mineral maddeler, üzümlerde, kabukların % 2-3’ünü ve meyve etinin %1-2’sini oluşturur. (Canbaş, 2003).

Enzimler

 Canlıların metabolizması biyokimyasal tepkimelerin etkisi altındadır. Bu tepkimeler normal sıcaklıklarda ancak enzimlerin etkisi ile gerçekleşebilir. Enzimler, tepkimeleri her iki yönde de katalize edebilen protein niteliğindeki katalizörlerdir (Canbaş, 2003). Üzümlerde en fazla polifenoloksidazlara rastlanır. Bu enzim üzümün tane kabuğunda en yüksek aktivitededir. Diğer enzimlerden fenolaz, fosfataz, pektaz, proteaz ve sakkaraz en fazla tane kabuklarında ve az da olsa etli kısımlarda bulunur (Yavaş ve Fidan, 1986). Üzümde enzim olarak mayalar veya küf mantarları tarafından salgılanan ekzojen enzimlerde bulunur. Enzimler şarap üretiminde fermantasyon öncesi aşamada, alkol fermantasyonunun başlangıcında ve şarabın gelişmesinde önemli rol oynarlar (Canbaş, 2003).

Sağlık Açısından Etkisi

  • Büyüme dönemindeki çocukların iyi beslenmesi için aldıkları protein ve aminoasitler dengeli olmalıdır. Bu denge, anne sütünden sonra kuru üzüm ve pekmezde çok iyi bir şekilde korunmaktadır. Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından kuru üzümün amino asitler yönünden gerekli dengeyi sağladığı kabul edilmiştir (Batu, 1993)
  • İçerdiği besin maddeleri sayesinde güzellik iksiri ve zayıflama rejimlerinde kullanılan üzüm, gerçek bir beyin besinidir. Öğleden sonra yenilecek bir salkım üzüm veya içilecek bir bardak taze sıkılmış üzüm suyu, vücudu ve beyin hücrelerini zindeleştirir.
  • Üzüm amino asitler, B-vitaminleri (B1, B2), mineraller (potasyum, magnezyum ve demir) içerdiği için bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Vücudu virüslere karşı dirençli hale getirir.
  • İçerdiği doğal fruktoz sayesinde vücudun harcadığı enerjinin kısa sürede depolanmasını sağlar. Bünyesindeki magnezyum insanın iş verimliliğini artırır, asitler (tartarik, sitrik, malik, süksinik, fumarik, pyruvik, gliserik, glikolik, dimetil-süksinik, shikiminik ve quinikasit) mideye zarar vermeden böbrek ve karaciğerin çalışmalarını hızlandırır ve bu organların çalışmaları destekler.
  • Kabuk ve çekirdekleri bağırsak metabolizmasını hızlandırır.
  • İçerdiği bioflavonoidler sayesinde C-vitamini aktivitesini artırır. Kabuk, et ve çekirdeğindeki melatoninler yaşlanmayı geciktirmektedir.
  • Hareket sisteminin yapı taşları olan kemik, kıkırdak, lif ve eklemleri birleştirici rol oynar. Hücre elastikliği ile plastisitesini artırarak cildi gençleştirir. Hücreleri yeniler ve cildi güzelleştirir. İçerdiği antosiyanidinler sayesinde vücudu güneş ışığından korur.
  • Katarakt ile ilgili sıkıntılara iyi gelir ve görmeyi iyileştirir.
  • Eklem yerlerindeki damarlar ile kalp damarlarını genişletip esneklik kazanmasını sağlayarak kan dolaşımını kolaylaştırır. İçerdiği polifenoller ile kötü kolesterolü düşürür, trombosit toplanmasını azaltır, kalpte ritim bozukluğunun önüne geçer ve damar basıncını azaltarak kalbi korur.
  • Üzüm çekirdek özütleri, yağ metabolizması enzimlerinin işlevini durdurarak şişmanlığın önüne geçer ve yağların erimesine yardımcı olur ve derideki yaraları iyileştirir.
  • Üzüm çekirdek özütleri kalsiyum ile birlikte alındığında, kemik oluşumu ve gelişmesi hızlanır. Kan dolaşımını artırarak mide rahatsızlıklarına iyi gelir.
  • Enfeksiyonlara karşı etkili olup hafıza performansı üzerine olumlu etkileri vardır. Yaşlılıkta ortaya çıkan hafıza kayıplarını giderebilen üzüm özütleri, vücuttaki ürik asit miktarını azaltarak böbrekleri korur ve içerdiği demir ile vücut yorgunluğunu alır.
  • Üzüm ve üzüm ürünlerindeki antioksidanların merkezi sinir sitemini koruduğu tespit edilmiştir.
  • Üzüm çekirdeği özütlerinin karaciğer rahatsızlıklarına karşı koruyucu etki yaptığı, hücreler arasındaki lifli bağ dokularını artırdığı ve stresi azalttığı klinik olarak ortaya konulmuştur.
  • Üzümün, kemik sağlığı bakımından önemli olan bor içeriği de yüksektir.(Çelik, 2001; Çelik, 2004, Çelik ve ark, 2005; Çelik, 2007; Xia ve ark., 2010, Arya, 2012, Lim, 2013).
  • Üzüm suyu özellikle anne sütü yetmediği zamanlarda tavsiye edilen çok değerli bir gıda maddesidir (Gülcü ve ark., 2008).
  • Siyah üzüm konsantresi ise kemoterapi alan kanser hastalarının kan değerlerini yükseltmek ve bağışıklık sistemlerini kuvvetlendirmek için önerilen bir üründür (Gülcü ve ark., 2008).
  • Kuru üzüm, içerdiği polifenoller, fenolik asitler ve tanenler sayesinde yemek sonrası gereken insülin etkisini düşürmekte, şeker emilimini hafifletmekte (glisemik indeks), belli bazı oksidatif biomarkırları etkilemekte ve leptin ile ghrelin sayesinde tokluk hissi vermektedir (Williamson ve Carughi, 2010).
  • Antioksidanlar, vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı koruyan maddelerdir. Bu maddeler, serbest radikalleri, hücre zarına ve nükleik asitlere, DNA ve hücre bileşenlerine saldırmadan, kendine çekerek bağlar. Zararlı mikroorganizma ve yabancı maddelere karşı vücudu antikorlar korurken serbest radikallere karşı korumayı antioksidanlar yapmaktadır. Başlıca antioksidan maddeler; beta karoten, A, C ve E vitaminleri, selenyum, manganez, flavanoidler ve fenolik bileşiklerdir (Çelik, 2001). İçeriğinde bulunan polifenolik bileşikler, antioksidan özellik göstererek serbest radikalleri bloke eder ve yağların oksitlenerek vücutta birikmesini engeller (Lim, 2013). Üzümde bilinen 20 antioksidan vardır. Siyah üzümlerdeki antioksidan sayısı, beyaz üzümden daha çoktur. (Çelik, 2001; Çelik, 2004, Çelik ve ark, 2005; Çelik, 2007).
  • Üzüm ve üzüm ürünlerinin kalbi korumasının sebebi, içerdikleri polifenolik bileşiklerden kaynaklanmaktadır (Lim, 2013).

 

Üzüm ve Resveratrol

Stilbenlerden olan resveratrol, günümüzde keşfedilen antioksidanların en iyisidir. Bu maddenin, özellikle damar tıkanıklığı, kalp-damar hastalıkları ile belli bazı neoplazma hastalıkları ve bağışıklık sistemi ile ilgili sıkıntılara iyi geldiği ve ömrü uzattığı tespit edilmiştir (Gross, 2010, Dzhambazova ve ark., 2011; Lim, 2013).

Üzümün, içerdiği resveratrol maddesi ile kansere karşı savaş açtığı, 1985’li yıllarda Japonya’da başlayan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Bu madde, bitkiler tarafından üretilen fitoaleksin grubu bileşiklerden bir tanesidir.

Resveratrol sadece renkli (kırmızı, siyah) üzümlerin kabuk kısmında bulunmaktadır. Bu maddenin aynı zamanda kolesterolün düşürülmesinde de etkili olduğu ve Akdeniz tipi diyetler ile kalp krizi riskini azaltabileceği bilinmektedir. Çünkü renkli üzümlerde bulunan resveratrol maddesinin antioksidan aktivite göstererek kılcal damarların tıkanmasını engellediği, apoliprotein ve lipid sentezinin modülasyonu ile kılcal damarlarda trombosit birikmesini engellediği in vitro, ex vitro ve hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur (Çelik, 2001; Çelik, 2004, Çelik ve ark, 2005; Çelik, 2007).

Yapılan tıbbi araştırmalara göre antioksidan ve antimutagen özelliğine sahip olan resveratrol, kanser oluşumuna doğru giden hücre değişimlerini bloke etmekte ve istenmeyen dokuların vücutta oluşmasını engellemektedirler. (Çelik, 2001; Çelik, 2004, Çelik ve ark, 2005; Çelik, 2007).

Kaynakça

  • Ağaoğlu, Y.S. 1999. Bilimsel ve Uygulamalı Bağcılık (Asma Biyolojisi). Kavaklıdere Eğitim Yayınları, Cilt I, No:1, 205 s. Ankara.
  • Anonim, 2006a. http://www.saglikvakfi.org.tr/html/newsy.asp?id=190.
  • Anonim, 2006b. http://www.gidaraporu.com/gida_uzum-cekirdegi.htm.
  • Cabaroğlu, T. 2003. Üzmlerde Aroma Maddeleri ve Şarapçılık Açısndan Önemi. Gıda, 6: 599-605.
  • Canbaş, A. 2003. Şarap Teknolojisi ders notları. 192 s. Adana (basılmamış).
  • Çelik, H., Ağaoğlu Y.S., Fidan, Y., Marasalı, B. ve Söylemezoğlu, G. 1998. Genel Bağcılık. Sunfidan A.Ş. Mesleki Kitaplar Serisi I, 253 s. Ankara.
  • Jackson, R.S. 2003. Grapes, In: Encyclopedia of Food Sciences and Nutrition, Ed: Trugo L, Finglas P.M., Academic Press, 2957-2967.
  • Shukitt-hale, B., Carey, A., Simon, L., Mark, D.A. ve Joseph, J.A. 2006. Effects of Concord grape juice on cognitive and motor deficits in aging. Nutrition, 22, 295-302.
  • Soleas, G.J., Diamandis, E.P. ve Goldberg, D.M., 1997. Wine as a Biological Fluid: History, Production, and Role in Disease Prevention. Journal of Clinical Laboratory Analysis, 11: 287-313.
  • van de Wiel, A., van Golde, P.H.M. ve Hart, H.Ch. 2001. Blessing of the grape. European Journal of Internal Medicine, 12, 484-489.
  • Yavaş, I. ve Fidan, Y. 1986. Üzümün İnsan Beslenmesindeki Değeri. "Gıda Sanayinin Sorunları ve Serbest Bölgenin Gıda Sanayine Beklenen Etkisi" Sempozyumu, 15-17 Ekim 1986, 225- 236. Adana.
  • http://buldansempozyumu.pau.edu.tr/kitap/21.oturum/5.pdf
  • Ağaoğlu, Y.S., 1999. Bilimsel ve Uygulamalı Bağcılık. Cilt-I Asma Biyolojisi. Kavaklıdere Eğitim Yay. No.: 1, 205s.
  • Arya, N., 2012. Are Grapes Good for You ? www. buzzle.com/articles/are-grapes-good-for-you.html
  • Batu, A., 1993. Kuru Üzüm ve Pekmezin İnsan Sağlığı ve Beslenmesi Açısından Önemi. GIDA, 18(5): 303-307.
  • Çelik, H., Ağaoğlu, Y.S., Fidan, Y., Marasalı, B., Söylemezoğlu, G., 1998. Genel Bağcılık. Sunfidan Mesleki Kitaplar Serisi-1, 253s.
  • Çelik, H, 2001. Üzüm Kansere Savaş Açtı, Ziraat Mühendisliği Dergisi. 331, 32-35.
  • Çelik, H., 2004. Kanser ve Kalp Krizine Karşı Doğal Koruyucu: Karadeniz Bölgesi’ndeki Kokulu Kara Üzüm. Doğa, Çevre ve Kültür Dergisi, Ekoloji Magazin 3:54-61.
  • Çelik, H., Odabaş, F., Köse, B., 2005. Kokulu Kara Üzümün Önemi ve Üzüm Suyuna İşlenmesi. SS Hopa Bölgesi Çay Koop. Birliği Yay.: 20s.
  • Çelik, H., 2007. Sağlık Meyvesi ve Kanser Savaşçısı, Kokulu Kara Üzüm. Nuhoğlu Vakfı Dergisi, Nisan-2007, 97-100.
  • Dzhambazova, T., Kondakova, V., Tsvetkov, I., Batchvarova, R., 2011. Grape Secondary MetabolitesBenefits for Human Health. Advance Understanding of Neurodegerenati ve Disease: 285-296.
  • Gülcü, M., Demirci A.Ş., Güner K.G., 2008. Siyah Üzüm, Zengin Besin İçeriği ve Sağlık Açısından Önemi. Türkiye 10. Gıda Kongresi, 179-182.
  • Gross, P., 2010. Superfruits. Mc-GrawHill Comp. 63- 66p.
  • Lim, T.K., 2013. Edible Medicinal and Non-Medicinal Plants. Volume 6, Fruits. Vitaceae: 450-482p. Springer Science and Business Media Dordrecht.
  • Morris, J.R., Striegler R.K., 2005. Grape Juice: Factor that Influence Quality, Processing Technology and Economics. In: Processing Fruit. 2nd ed., edited by Barret D.M. CRC Press.
  • Percival, S.S., West, R.L., 2013. Effect of Health-Promoting Properties of Grapes, İncluding Resveratrol. In: Bioactives in Fruit: Health Benefits and Functional Fruits. Edit. By Skinner M. and Hunter, D., John Wiley Publ. 197-216p.
  • Xia, E.Q., Deng G.F., Guo, Y.J., Li, H.B., 2010. Biological Activities of Polyphenols from Grapes. Int. J. of Molecular Sci., 622-646p.
  • Williamson, G., Carughi, A., 2010. Polyphenol Content and Health Benefits of Raisins. Nutrition Reseach, 30: 511-519.
  • https://www.researchgate.net/profile/Huseyin_Celik/publication/267208345_Uzumun_besin_degeri/links/544e27c20cf29473161a1b4d/Uezuemuen-besin-degeri.pdf

Hakkında: Sena Nur Çelen

Buna da bakın

KUMKUAT NEDİR?

Son Zamanların En Araştırılan Meyvesi Kumkuat Kumkuat Nedir? Kumkuat, Doğu Asya ve Çin’de doğal olarak …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.