Piyasada bulunan kapsül, tablet, kurutulmuş tohum, yaprak gibi diyet eklerinin yararları beslenme bilimcileri tarafından tartışılmaktadır. Medyanın da yönlendirilmesiyle halk arasında bunların mucizevi olduğuna, uzun yaşam sapladığına inanılır.
Beklenen yaşam süresinin uzamasında önemli faktörlerden biri; sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, aile planlaması uygulamalarının yaygınlaştırılması ve beslenme yetersizliği hastalıklarının önlenmesiyle çocuk ölümlerinin önemli derece düşürülmesidir.
Gelişmiş ülkelere göre ülkemizde beklenen yaşam süresinin kısalığında birinci faktör çocuk ölümlerinin yüksekliğidir. Yine gelişmiş batı toplumlarında tıp bilimi ve uygulamalarındaki gelişmelerle birlikte yüksek yağlı, doğmuş yağ asitlerinden zengin, antioksidantların kaynağı sebze ve meyvelerden yoksun diyetin düzeltilmesi ve fiziksel aktivitelerin arttırılmasıyla kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan ölümler azaltılabilmiştir. Buna göre yeterli, dengeli, doğal besinleri, özellikle taze sebze, meyve, kurubaklagilleri, süt ve süt ürünleri ile yağları önerilen düzeylerde içeren bir diyetle beslenen insanların ayrıca diyet eki almalarına gerek yoktur.
Supplementlerin Hepsi Yararlı Mı?
Piyasada bulunan diyet eklerinin hepsinin yararlı olduğunu düşünmek yersizdir. Hatta uzun dönemde bunların bazılarının güvenilirliği tartışılabilir. Bu nedenle diyet eklerinin kullanılmasında yarar/risk değerlendirilmesi yapılmalıdır. Bunu sağlamak için uygun yöntemlerin geliştirilmesine gerek vardır. Ayrıca, her birey aynı diyet ekine aynı yanıtı göstermeyebilir.
Belirli ürüne karşı oluşan bu gibi bireysel farklılıkların başlıca nedenleri; temel diyetin değişkenliği ve genetik özellikleridir. Bu durum bazı örneklerle açıklanabilir. Günde 6-8 porsiyon taze sebze tüketen bir bireye antioksdant veya folik asit içerikli diyet ekinin bir yararı olmaz. Diyeti daha çok hayvansal besinlere dayalı bir bireyde diyet posası içerikli bir öge olumlu etki yaparken, daha çok bitkisel besinlerle, özellikle kurubaklagil, tam tahıl ürünleri ve sebzelerle beslenen bir bireyde hiçbir yararı olmadığı gibi genetik yapı farklılığı nedeniyle bağırsağı hızlı çalışan bireyde olumsuz etki gösterebilir.
Bazı diyet ekleri yeterince saflaştırılmamış olabilir. Örneğin, piyasada çeşitli balık yağı omega-3 yağ asitlri (EPA, DHA) içerdikleri gibi, A vitamini (retinoidler) ve D vitamininden de zengindir. Gebe kadının aşırı A vitamini alması doğacak bebeğin sağlığını olumsuz etkiler. Ayrıca günümüzde denizlerde çevre kirliliği önemli boyutlara ulaşmıştır. Saflaştırılmadan yoğunlaştırılmış balık yağında toksit etkenler bulunabilir. Bu nedenle etiketinde ulusal ve uluslararası sağlık kurumlarından onaylı olduğu ibaresi bulunmayan diyet ekleri alınmamalıdır. Yine etiket incelenerek ürünün bireyin fizyolojik durumuyla etkileşip etkileşmediğine dikkat edilmelidir.
Buna bazı örnekler: Sarımsak ve balık yağı, kan pıhtılaşma karşıtı aspirin ve diğer antikoagulant ilaçlarla birlikte alınırsa kanama riskini arttırır. Zencefil toz olarak günde 6 g’dan çok alınırsa ülser riskini arttırır. Ginseng, stres atıcı, yorgunluk giderici, bağışıklığı güçlendirici ve fiziksel performansı geliştirici olarak kullanılır. Uyarıcı etkisinden dolayı özellikle kafeinli içecekleri kullananlarda olumsuz etki yapar. Hipertansiyon ve kalp hastalığı riski olanların almamaları gerekir.
EPA ve DHA içeren iyi saflaştırılarak kapsül haline getirilmiş balık yağı inflamasyonla ilintili hastalıklardan korunma ve tedavilerinde yararlıdır. Ayrıca menopoz geçiş dönemlerindeki psikolojik sıkıntıların giderilmesinde, yaşa bağlı duyma yetersizliklerinin düzeltilmesinde ve diğer birçok durumda yararlı olduğu bildirilmiştir.
Günlük alım dozu ve bireyin durumu bilinmeden gelişigüzel kullanılan ısırgan, dağ kavunu, basur otu, sinameki gibi çeşitli otlar da zararlı olabilirler.
Bazı diyet ekleri, özellikle herhangi bir saflaştırma sürecinden geçirilmeyen bitkisel ürünlerin kullanımına dikkat edilmelidir. Bunlar yararlı kimyasallar kadar zararlıları da içerebilirler. Örneğin, sinüzitte kullanılan dağ kavunu doz ayarlanamadığında, burun ve boğazda tahrişe neden olur. Peygamber çiçeği, kanarya otu, kır hardalı, çoban çantası, basur otu, nevruz otu gibi otların zarar vermektedir. Herhangi bir ilacın tedavi etkinliğinin, hastalığın tanısı, tedavi dozu ve kullanım şekliyle ilintili olduğu unutulmamalıdır.
Betül Demir
Kaynakça:
Ayşe Baysal, Beslenme, Hatiboğlu Yayınevi, 15.Baskı, 2014,381-382