Hangi soruya cevap arıyorsun?
Yeterli ve dengeli beslenme; bireyin yaşına, cinsiyetine, özel durumuna ve fiziksel aktivitesine göre gerek duyduğu enerjiyi, besin öğelerini ve besin bileşenlerini besinlerle yeterince alması ve vücudunda kullanması olarak tanımlanır. Üretimde ve dolayısıyla ülke ekonomisinde önemli rol oynayan işçilerin sağlığı ve iş güvenliği; yaptıkları işe göre gerekli besinleri; miktar ve kalite olarak yeterince almaları ile mümkündür. Çalışan kişilerin beslenmeleri özel önem taşımaktadır. Yeterli ve dengeli beslenmeyen çalışanların sağlıkları bozulur, hastalıklara karşı dirençleri azalır, dikkatleri azalır, hareketleri yavaşlar, işe devamsızlıkları artar, istenilen düzeyde verim alınamaz ve üretim düşer. Çalışanlarda saptanan beslenme sorunlarının nedenlerinin başında iş yerlerinde yemek verilmemesi ya da yemeğin uygun olmaması, ekonomik yetersizlikler, eğitimsizlik ve yanlış beslenme alışkanlıkları şeklindedir.
Japonya’da yapılan bir araştırmada yeme alışkanlıkları, iş yoğunluğuna bağlı psikolojik stres, gerginlik, endişe, kaygı ve depresyon ile ilişkili bulunmuştur.
Çalışanların beslenme sorunları iş günü kayıpları, meslek hastalıkları, iş kazaları ve sağlık harcamalarının artması ile sonuçlanır. Yeterli ve dengeli beslenme ise çalışanların sağlıklı olmalarını desteklerken iş veriminin de artmasına katkıda bulunur. Çalışma hayatında beslenme konuları başlıca çalışılan işin ağırlığına göre kalori ihtiyacının belirlenmesi ile ilgilidir, ancak bununla sınırlı değildir. Besinlerden sağlanan enerji ve verimlilik arasında önemli bir ilişki vardır.Besinlerle alınan enerjinin başlıca kaynağı olan besin ögeleri proteinler, karbonhidratlar ve yağlardır. Enerji gereksinimi ne olursa olsun, günlük alınan toplam enerjinin % 12- 15’i proteinlerden, % 55- 60’ı karbonhidratlardan,% 25- 30’u yağlardan gelmelidir.
İşçilerin günlük enerji gereksinimleri yaptıkları işin niteliğine göre değişir Günlük enerji ihtiyacı (erkek ve kadınlar için sırası ile) hafif işlerde (ofis çalışması vb) 2500 – 2100 kcal, orta ağırlıktaki işlerde (ev işleri, gıda iş kolu, tezgahtarlık vb.) 3000-2300 kcal,orta üstü ağırlıktaki işlerde (kimya iş kolu, gemicilik vb) 3500-2600 kcal ve ağır işlerde (ağaç kesme, madencilik ) 4000-3000 kcal dir. Şişmanlığa bağlı hastalık ve ölümün azaltılması öncelikli bir halk sağlığı sorundur. Ülkemizde şişmanlık sıklığı erkeklerde %21,1, kadınlarda %43,0’dır. Şişmanlığın azaltılması çalışanların kronik hastalıklarının ve sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyacın azalması bakımından da önem taşımaktadır.
AKTİVİTE DÜZEYLERİNE GÖRE İŞ GRUPLARI
HAFİF İŞLER
– Büro işleri
– Laboratuvar Çalışması
ORTA İŞLER
– Terzilik
– Garaj İşleri
– Elektrik İşleri
– Marangozluk, Mobilya Endüstrisi
– Lokanta İşleri
– Kanal işçiliği
– Gemicilik
– Fırıncılık
– Bina Yapımcılığı
– Temizlemeci İşi
– Makine Alet Endüstrisi
– Matbaa İşçileri
– Tekstil Endüstri İşçileri
– Tütün İşçileri
AĞIR İŞLER
– Sıva yapmak
– Kazmak, Çapalamak
– Yük Taşımak, Balya İstiflemek
– Çiftçilik (Dövmek, Çapalamak)
– Lastik ve Kauçuk İşçileri
– Deri Sanayi
– Kimya ve Elektrik Endüstrisi
ÇOK AĞIR İŞLER
-Madencilik
– Ormancılık
– Demir, Çelik Sanayi
– Yüksek Isılı Fırın İşçileri
– Ağır Yük Taşıyıcıları
İşçilerin enerji gereksinimlerini, fiziksel aktiviteleri yanı sıra; iş yeri ortamın sıcaklığı da etkiler. Çalışılan ortamın sıcaklığı 10- 14 derecenin altına her 10 derece indiğinde, enerji gereksinimi % 5- 10; ortamın sıcaklığı 30 derecenin üzerine her 1 derece yükseldiğinde, enerji gereksinimi % 5 artar. Bu nedenle işçilerin enerji gereksiniminin saptanmasında yapılan işin ve fiziksel aktivitenin yanı sıra; çalışma ortamının sıcaklığı da dikkate alınmalıdır.
• Proteinler:
İşçilerin beslenmesinde de artan enerji gereksinimine paralel olarak protein gereksinmesi de artar.Diyet enerjisi yeterli olduğu zaman,proteinler kas harejetkeri esnasında enerji kaynağı olarak kullanılmamalarına karşın,fizikler hareketi çok olan bireyse kas kitlesinin artması protein gereksiniminin armasına yol açmaktadır. Diyetin protein değerinin özellikle henüz büyümekte olan genç işçilerde
arttırılması yararlı olmaktadır.
•Karbonhidratlar:
Kaslar için en elverişli enerji kaynağıdır. Fiziksel aktivite sırasında karbonhidrattan gelen enerji kullanımı ile daha az oksijene gereksinim olduğundan, kas hareketinde karbonhidratlar yağlardan
% 4- 5 daha verimli enerji sağlar. Dokulardaki glikojen deposu ile çalışma performansı arasında pozitif bir ilişki vardır.Bu nedenler, ağır fiziksel çalışmalarda normal diyetin sağladığı diyet enerjisinin üzerinde harcanan enerjinin karşılanmasında, karbonhidratlar önemli yer tutar.
Çalışma öncesi fazla miktarlarda rafine karbonhidrat/basit karbonhidrat tüketimine bağlı olarak gelişebilecek olumsuzluklar;
Çalışma öncesi basit şeker tüketiminde artış
↓
İnsülin salınımında artış
↓
Kan glikoz düzeyi ve insülinde geçici artış
↓
Kandan dokulara glikoz geçişinde artış
↓
Çalışmanın başlarında kan glikozunda hızlı düşüş /hipoglisemi
↓
Çalışma performansında bozulma, iş kazası riskinin artması
• Yağlar:
Protein ve karbonhidratlara göre yaklaşık iki kat daha fazla enerji verir. Gerekli durumlarda kaslar enerji kaynağı olarak yağ asitlerini kullanır.Yağ tüketiminde yağın miktarı ve cinsi önemlidir. Günlük enerji gereksiniminin % 25- 30 kadarı yağdan karşılanmalıdır. Bu da yetişkin bir bireyde görünür yağ olarak 30 gram ( 3 yemek kaşığı) yağ demektir. Bu miktar yağın 2/3’ü sıvı( zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlar ) ve 1/3’ ü ise katı yağlardan (tereyağı, margarin) sağlanmalıdır.Sıvı yağ tüketiminde diyetle alınması gereken toplam sıvı yağ miktarının 1/3’nün ayçiçek, mısır özü vb. çoklu doymamış yağ asidi içeren yağlardan; 2/3’nün ise tekli doymamış yağ asidi yönünden zengin olan zeytinyağı, fındık yağı vb. yağlardan sağlanması uygundur.Diyetle fazla yağ alınımı; başta şişmanlık olmak üzere, kalp – damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet ve kanser türlerinden özellikle meme kanserlerine yol açar. Yemeklerde yağda kızartmalara fazla yer verilmemeli, yemeğe yağlar yakılmadan eklenmelidir. Seyrek de olsa yapılan yağda kızartmalar yöntemine uygun yapılmalı, kızartma yağları süzülerek cam kavanozlarda, ışık almayan, serin ortamlarda saklanmalı,
3-4 kereden fazla da kullanılmamalıdır.
•Vitamin ve Minerallar:
B grubu vitaminlerden birçoğuna olan gereksinim, diyetin enerji değerine göre değişmektedir.Bu nedenler bu vitaminler için önerilen tüketim standartları diyetin enerji değerine göre ayarlanmıştır. Diyetin enerji değeri arttığı zaman B vitaminlerinin alımıda arttırılmalıdır.
Kurşun kadmiyum gibi maddelerin kullanıldığı sanayi dallarında çalışanların kalsiyum çinko demir, C ve E vitamini gereksinimleri de arttırılır. Radyasyon ve toksin kimyasallarla teması olanların E ve C vitaminleri gereksinimleri artar.
• Su:
İşçilerde; ağır fiziksel aktivite, çok sıcak ortamlarda çalışma sonucu vücudun artan sıvı gereksinimi dikkate alınmalı ve susama duygusu beklenmeksizin başta temiz ve güvenilir içme suyu olmak üzere, her 1000 kalori başına, 1 litre sıvı tüketiminin sağlanmasına çalışılmalıdır.Ağır işlerde çalışanlarla, çok sıcak ortamlarda çalışanlar aşırı terlemeyle vücut ağırlıklarının % 2-5’ini kaybedebilirler. Terle su kaybı vücut ağırlığının % 2’si kadar olduğunda dayanıklılıkta azalma, % 5’i kadar olduğunda kramp ve sıcak bitkinliği (sıcaklık hissi, baş ağrısı, burun akması, ürperme, baş dönmesi, yön duygusunda bozukluk) ve iş kapasitesinde % 20-30’lara varan kayıplar, % 7 kadar olduğunda ise halüsinasyonlar oluşur ve yaşam tehlikeye girer.
İşçilerin Yeterli ve Dengeli Beslenmelerini Sağlamak İçin Yapılacak İşlemler:
İşçilerin beslenmesi iki yönden ele alınabilir;
1)İş yerinde işçinin beslenmesi
Birçok ülkede yapılan incelemeler, iş yerlerinde işçiye beslenme olanaklarının sağlanmasının yararlı olduğunu göstermiştir. Ayrıca, sanayileşmiş ülkelerde, iş yerindeki işçi sayısı belirli düzeyi aştığı zaman beslenme servisinin bulunması yasal zorunluluktur. Beslenme servisinin maliyeti, işveren ve işçi tarafından karşılanmaktadır.
İşçi, çoğu kez evinde kalitesi düşük besinlerle (genellikle tahıla dayalı) beslenmektedir. Bu nedenle, iş yerinde verilen yemeğin kaliteli ve dengeli olması, evdeki eksikliği giderici yönden yararlıdır. Besin tür ve miktarları öğünlere; sabah 1/5, öğle 2.5/5 ve akşam 1.5/5 olarak bölünebilir. İşçiye öğle yemeği sağlandığında, bu yemeğin, günlük besin gereksinimlerinin yarısını karşılar nitelikte olması gerekir. Verilen yemekte sadece enerjinin esas alınması doğru değildir. Belirli miktarda enerji sağlayan yemek, buna orantılı olarak protein, mineraller ve vitaminleri de sağladığında yeterli ve dengeli olur. Yemeğin her 1000 kalorisi
için gerekli besin öğeleri; protein 24-37 g, yağ 27-33 g, kalsiyum 300-350 mg, niasin 6-7 mg, Bı vitamini
0.4-0.5 mg, B2 vitamini 0.6-0.7 mg, B6 vitamini 1.0-1.2 mg, C vitamini 35-40 mg, A vitamini 2000-2500 IU olmalıdır. İşçinin enerji gereksinmesi yaşına ve çalışma durumuna göre değişir.
Genellikle 8 saat ayakta bedeniyle çalışan işçinin günlük enerji gereksinmesi 3500 kalori olarak düşünüldüğünde, bunun yarısı (1750 kalori) iş yerinde verilen yemekle karşılanacaktır. Verilmesi gereken bu enerji miktarı her besin grubundan en az bir çeşit besin kullanılarak 3 veya 4 kap yemek + ekmekle sağlanmalıdır. Yemek enerjiye oranlı olarak protein, vitamin ve mineralleri de karşılamak zorundadır.
Ağır işte çalışanların diyetine, miktar yönünden az, fakat enerji değeri yüksek besinler eklenerek artan enerji gereksinimi de karşılanabilir. Örneğin, tahin – pekmez ve tahin helvası, enerji değeri yüksek olan ve aynı zamanda protein sağlayan tatlılardandır ve işçilerin beslenmesinde yer almalıdır.
2. İşçilerin Evinde Beslenmesi
İşci, iş yerinde günlük besin gereksinimlerinin bir bölümünü sağlayabilir. Eğer çalışma zamanını 8 saat olarak düşünürsek, kalan 16 saatlik zaman süresinde, işçi işinin dışında beslenmek zorundadır. İşçinin günlük besin gereksinimini, 24 saatlik zamanın 8 saatine toplamak olanaksızdır. Bu nedenle, işçinin evindeki beslenme durumunun da düzeltilmesi gereklidir. İşçinin evinde beslenme durumunun düzeltilmesi için yapılacak önerileri 2 grupta toplayabiliriz:
1. Devletçe yapılması zorunlu genel işlemler: Sanayileşme, hızlı kentleşme ile sonuçlanmakta, dolayısı ile tüketici gruplar çoğalmaktadır. Bu durumda besin fiyatlarında işçi ücretlerine uygun şekilde istikrarın sağlanması zorunludur. Geniş tüketici kitlesine yeteri kadar besin ulaştırılmadığı zaman, fiyatlar artacak, sınırlı gelire sahip kimseler yeteri kadar besin satın alamayacaklardır. Ücret saptanmasının da
fiyat artışlarına uygun olarak yapılması gereklidir. Beslenme yetersizliğinin bir nedeni de kalabalık aile olduğuna göre, işçinin belirli büyüklükte aileye sahip olması için, aile planlaması konularında yardımcı olunmalıdır. Bu konuda işçi kuruluşları, devlet kuruluşları ile işbirliği yapabilirler.
2. İşçi ve ailesine yönelik beslenme eğitimi: İşçiler üzerinde yapılan araştırmalar, beslenme bilgisi yetersizliği nedeni ile, besin seçiminde ve besinlerin hazırlanıp pişirilmesinde yanlış uygulamaların yapıldığını göstermektedir. İşçiler ve aileleri; değişik fizyolojik ve çalışma durumunda olan kimselerin besin gereksinmeleri, değişik türdeki besinlerin beslenme değerleri, beslenme ile sağlık ve iş verimi arasındaki ilişkiler, besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanması için yapılan işlemlerin besin değerleri üzerine etkileri konularında eğitilmelidirler. Bu eğitim, işyerinde, konferanslar, afişler, broşürler; ailelerde, toplu gösteriler ve ev ziyaretleri ile yapılabilir. İşçi ailelerinde, kadınların çoğunun zamanlarını boş ve gereksiz geçirdikleri gözlenmiştir. Bu kadınlar bir araya getirilerek, beslenme, besinlerin seçimi, satın alınması, pişirilmesi ve saklanması konularında eğitilebilirler. Böylece beslenme bilgisi yetersizliği nedeni ile besin seçiminde ve besinlerin hazırlanıp pişirilmesinde yapılan yanlış uygulamalar ortadan kalkar. Az harcama ile nasıl iyi beslenebileceğini örneklerle açıklanmalıdır. Zararlı beslenme alışkanlıklarından uzaklaştırılmaya çalışılmalı, iyi beslenme alışkanlıkları benimsetilmelidir.
Sürekli Dışarıda Yemek Zorunda Olanlara Öneriler
•Salatanıza sos olarak zeytinyağı ve limon tercih edin.Ancak bu karışımı,kendiniz 1 tatlı kaşığı isteyerek,önce ölçü daha sonra salatanıza ilave edin.Son ekleme işini garsona bırakmayın.
•Garsona,mutlaka sağlıklı bir mönü önerisi olup olmadığını sorun. Birçok restoran, mönüde yazmayan özel seçenekler sunabiliyor.
•Garnitürlerde değişiklik isteyebilirsiniz. Sebze yemeği bulmakta zorlanırsanız, garnitür olarak buharda veya haşlama sebze alışkanlığıyla bu sorunu çözebilirsiniz.
•Mönüde “fırınlanmış” , “kendi suyunda pişmiş” , “ızgara edilmiş” , “buharda pişirilmiş , “sıcak su veya süt içinde pişmiş” , “fırında kızartırılmış” , “ifadelerinden birine rastlarsanız, bunlar az yağlı, tercih edilebilir olan yemeklerdir.
•“Patates kızartmasıyla” ,”koyu soslu” , “et soslu”, “tavada kızartılmış”, “mayonezli”, “tereyağında kızartılmış” gibi terimleri içeren yemeklerin yağı yüksektir .Bu yemeklerden uzak durulmalıdır.
Kaynakça
•Baysal A. Beslenme, 16. baskı, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara, 2002.
•Bilge,Esra. “Bir İşletmede Çalışanların Beslenme Durumlarının ve Enerji Harcamalarının Değerlendirilmesi” Yüksek Lisans Tezi,Trakya Üniversitesi,2009.
•Prof. Dr. Yasemin Beyhan. İşçi Sağlığı,İş Güvenliği ve Beslenme,2009.
•YILMAZ, M., (2015). Ketojenik Diyetin Antiepileptik Etkisi, DBHAD “Uluslararası
Hakemli Beslenme Araştırmaları Dergisi”, Sayı: 5, Cilt: 3.
•Prof. Dr. Neslişah Rakıcıoğlu, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi.
Beslenme ve Diyetetik Bölümü,İş ve Meslek Hastalıkları Seminer Programı, 21.12.2017, Ankara.
•Dilara Koçak. İyi Yaşam, Doğan Kitap, İstanbul, 2007.