Alkali Diyet Nedir?

Alkali Diyet Nedir?

    Tarihte ilk defa William Howard Hay tarafından ileri sürülen alkali beslenme kavramı son zamanlarda popülerdir.Araştırmalara konu olan bu diyet türü vücuttaki çoğu mekanizmayı etkileyen pH dengesine odaklanmıştır.Bu tür beslenme genellikle alkali beslenme olarak kabul edilen sebze, meyve ve tam tahıl tüketimini artırmayı,asidik besin olarak kabul edilen süt ve süt ürünleri,et ve et ürünleri,işlenmiş ve kızarmış ürünleri azaltmayı hedeflemektedir.

    Alkali diyetin savunucuları alkali besinlerin başta kalsiyum metabolizması olmak üzere kanser,ağırlık kaybı,büyüme hormonu eksikliği,ağrı gibi rahatsızlıklar üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu belirtmektedir.Bu diyette asidin azaltılması sonucunda vücutta ağırlık kaybının ve optimal sağlığın geliştirilebileceği belirtilmektedir.

    Alkali  diyetin savunucuları olduğu kadar bu diyeti desteklemeyen çalışmalar meta analizlerde oldukça fazladır.Desteklemeyenler alkali diyetin kısıtlayıcı yönlerini eleştirmekte ve beslenme yetersizliği  veya anoreksiya gibi yeme bozukluklarına yol açabileceğini vurglamaktadırlar.

KİLO KAYBI VE ASİT ARASINDAKİ İLİŞKİ

    Vücudunuzda fazla asit varsa ne kadar diyet yaparsanız yapın bizzat kendi bünyeniz yağ dokunuzu tamamen kaybetmenizi engeller.Bunu sizi korumak için yapar.Yağ fazla asidi zararsız hale getirir.Vücut kendini korumak için kanda dolaşan asitleri paketleyip depolamak üzere yağı kullanır.Bu koruma olmasaydı kandaki asitler damarları ve geçtiği organları tahrip ederdi.Vücut kanın asitli olmasına izin vermez.Bu nedenle vücutta atamadığı asitleri bir yerde depolar.

PH KAVRAMI

    Dünyada yaşam,organizmalar ve hücreler için uygun pH düzeyine bağlıdır.İnsanlar için pH seviyesi serumda 7.4 alkali seviyesinde olmalı.Kandaki pH seviyesi çok az düşse bile vücut aşırı asidi nötralize etmek için kandan mineralleri çeker.Kişilerin diyetleri yeteri kadar kalsiyum, magnezyum,potasyum ve diğer asit tamponlayıcı mineralleri içermiyorsa bu mineral kemik, karaciğer ve kalp gibi dokuların depolarından çekilir ve ciddi problemlere yol açabilir.PH kavramı vücutta organların çalışabilmesi ve sistemlerin devamı için önemlidir.

    Diyette ve yaşam tarzında küçük değişiklikler yapıldığında asit fazlalığının neden olduğu dengesizlik giderilebilir.Çünkü strese yanıt sırasında kaslarda gerginleşme ve katılaşma,nefes hareketlerinin yüzeysel olması ve oksijen akışının yavaşlaması gibi değişiklikler oluşmaktadır.Egzersiz stresi hafifleterek vücutta asidikliği azaltır hatta tempolu yürüyüş  ve jumping jacks gibi egzersizler kan oksijen düzeyini artırarak vücudun alkali olmasına katkıda bulunur.

ASİT VE ALKALİ BESİNLER

    Alkali besinler magnezyum,manganez,demir ve potasyum gibi daha çok alkali özellik gösteren mineralleri içerirken;fosfor,bakır ve sülfür içeren besinler daha çok asidik özelliğe sahiptir.

Alkali Besinler                                          Asidik Besinler

  • Sebzeler ve meyveler                             Süt ve süt ürünleri
  • Tam tahıllar                                           Hayvansal proteinler
  • Baklagiller                                             Kızarmış ve işlenmiş ürünler
  • Fındık ve diğer tohumlar                      Fermente gıdalar
  • Yeşil çay                                               Çikolata,kafein,alkol

    Alkali  su 20 kilo başına 1 litre olmak üzere tüketilmektedir.Alakli su içmek yağ yakımını artırır. Suya karbonat,elma sirkesi veya limon ekleyerek alkali  özellik arttırılır.Alkali su içmenin üstünlüğü asit temizleyebilme kapasitesinden kaynaklanır.Kilo verilirken su içilmesi ısrar edilir. Bunu sebebi yağ deposundaki yağ asitlerinin çözülebilmesi ve yağlar enerjiye çevrildikten sonra ortaya çıkan asit artıklarının vücuttan atılmasını sağlamaktadır.

KASLAR VE ALKALİ BESLENME

    Yapılan bir araştırmada potasyumdan zengin beslenmenin asit yükünü azalttığı ve kas kaybını önlediği yönündedir.Kronik metabolik asidoza sebep olan kronik böbrek yetmezliği gibi hastalıklar iskeletkasında bozulmalara yol açabilmektedir.

    Diyabetik ketozis, travma, sepsis, kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve renal yetmezlik gibi kas kaybının fazla olduğu bireylerde asidozun düzeltilmesi kas kütlesini koruyabilir.

    Gençlerde yorucu bir egzersiz sonrası oluşan akut asidoz durummunda sodyum bikarbonat alanların almayanlara göre kanlarındaki asidoz oranının daha az olduğu görülmüştür. Kullanımının kesin olarak önerilebilmesi için daha fazla ve kapsamlı çalışmalara  ihtiyaç vardır.

ALKALİ OLMADA KALSİYUMUN ÖNEMİ

    Böbreğin kapasitesini aşan asit kalsiyumla birleşir,nötral bir tuz oluşturur.Kalsiyumla birleşerek nötralize olan asit,artık vücut sıvılarının pHını etkilemez.Kanda ve diğer sıvılarda asitlenme oluşturmaz.Kalsiyum ve asidin bir araya gelmesinden oluşan nötral tuzlar vücutta bir yerlerden depolanmalıdır.Böbrek taşları,gut,ürik asit,kolesterol plakları ve arterit bu şekilde oluşur.Halk arasında buna kireçlenme denir.Kalsiyumun asit gidermek için çöktüğü her yer zamanla kireçlenir.

KEMOTERAPİ VE ALKALİ BESLENME

    Kemoterapik ajanların hastanın vücudundaki etkinliği, pH tarafından etkilenir.Epirubisin ve adriomisin gibi çok sayıda ajan daha etkili olabilmek için alkali ortama ihtiyaç duyar. Sisplatin, mitomisin C ve tiyotepa gibi diğer ajanlar ise asit ortamda daha sitotoksiktirler.

    Kemoterapiden sonra asidoza bağlı hücre ölümleri ve intrasellüler pH’ın yükselmesi (yani daha alkali olması), kemoterapiye yanıtı etkileyebilir. Sodyum bikarbonat, korbikab ve furosemid kullanılarak metabolik asidozun uyarılması ile bazı tedavilerin daha faydalı olabileceği söylenmiştir. Bikarbonat kullanarak oluşan hücre dışı alkalinizasyon, teröpatik etkinliği geliştirebilmektedir. Ancak alkali diyetin kanseri önlediği yönünde bilimsel net bir literatür bulunmamaktadır.

 

    Vücutta asit ve alkali olarak kabul edilen besinlerin etkileri farklıdır. Özellikle
kemik, kalsiyum metabolizması ve asidoz üzerine olumlu etkileri gözlenmiştir. Çalışmalar devam etmesine rağmen alkali beslenmeyi destekleyen bilgiler net yoktur, tartışmalar mevcuttur.Savunucular ve karşıt görüşler mevcut olduğundan daha çok araştırmaya ve konunun netlik kazanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

 

Kaynakça:

 Sharon Palmer, RDN. The alkaline diet. Environmental Nutrition. 2016; 3.

 Schwalfenberg G K.  The alkaline diet: Is there evidence that an alkaline pH diet benefits health. Journal of Environmental and Public Health. 2012;727630   

 Waughand A, Grant A. Anatomy and physiology in health and illness. Churchill Livingstone Elsevier. 10th Edition, Philadelphia, Pa, USA, 2007

Aylin Bayındır Gümüş,Hülya Yardımcı.Gazi Üniversitesi Sağlık Bİilimleri Dergisi,2016

Hakkında: Hatice Özmen

Hatay'ın İskenderun ilçesinde doğdum.Selçuk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik öğrencisiyim Kırıkkale Üniversitesine farabi yaptım.Bölümüne aşık bir insanım.Hepinize sağlıklı günler dilerim ☺

Buna da bakın

Vejetaryen Beslenmesi İçin Önemli Notlar

Vejetaryenliğin Tanımı Vejetaryenlik, bitkisel kaynaklı besinlerin ağırlıklı olarak tüketilmesini içeren bir beslenme tarzıdır. Vejetaryen ise; …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.