Başlangıç / Besinler / Diyet Posası ve Hastalıklarla İlişkisi Nedir?

Diyet Posası ve Hastalıklarla İlişkisi Nedir?

posa

 

    Diyet posası, bitkisel yiyeceklerin yapısında bulunan suda çözünebilen ve çözünemeyen şeklinde sınıflandırılan insan sindirim enzimleri tarafından sindirilemeyen veya kısmen sindirilen besin bileşikleridir.

    Başlıca diyet posası kaynakları kuru baklagiller, sert kabuklu meyveler, tahıllar, sebze ve meyvelerdir. Günümüzde hızlıca hazırlanan ve hazır şekilde tüketilen yiyeceklerin fazlaca tercih edilmesi, diyet posası içeren besin alımını azaltmaktadır.

    Diyet posasının alımının azaltılması obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve bağırsak hastalıkları gibi çeşitli hastalıkların risk faktörlerini arttırmaktadır. Yani diyet posasının obezite,kalp-damar hastalıkları,bazı bağırsak hastalıkları ve bağışıklık hastalıkları üzerine etkileri olduğu belirtilmektedir.

    Diyet posasının fizyolojik özelliklerinden bazıları gastrik boşalmayı geciktirmek, doygunluk hissi yaratmak, yemek yeme isteğini azaltmak, ince bağırsakta viskoziteyi arttırarak basit karbonhidratların emilimini azaltmak ve kan glikozunu düşürücü etki göstermesidir.

    Ayrıca diyet posası, bağırsaklarda emilen kolesterol miktarını da azaltmaktadır. Bazı kanser türlerine karşı koruyucu olduğu da ileri sürülmektedir. Özellikle konstipasyonun beslenme tedavisinde kritik öneme sahip olan diyet posasının her gün belirli miktarlarda alınması gerekir.
    Posadan zengin besinlerle beslenmek kan kolesterol düzeyinin düşürülmesine yardımcı olur. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi, haftada 2 kez kuru baklagil tüketimi kepekli, yulaflı ekmeklerin, tam tahıllı ekmek ve kahvaltılık gevreklerin(şekersiz) tercih edilmesi günlük posa tüketiminin artmasına yardımcı olur.

      Diyet posası alım miktarları yaş ve cinsiyete göre değişkenlik göstermekle birlikte günlük 25-30 gram arasındadır. 50 gramın üzerinde diyet posasının alımı önerilmemektedir.

     Beslenmede diyet posasının alım miktarlarına dikkat etmek sağlığın korunması ve iyileştirilmesi açısından oldukça önemlidir.

     Diyet posasının diyette yeterli düzeyde olması sağlıklı yaşamın sürdürülmesi ve bazı hastalıklardan korunmak için önemlidir.

Diyet Posası ve Kanser:

     Geniş çaplı epidemiyolojik veriler, diyet posasının kalın bağırsak kanserine karşı koruyucu olduğu teorisini desteklemektedir. Diyet posası (çözünür posa) kalın bağırsak florasını olumlu yönde değiştirerek zararlı bakterilerin çoğalmasını, karsinojenik etkisini ve toksik öğelerin bağırsak hücresiyle temas süresini azaltarak kalın bağırsak rektum kanserinden korunmada yardımcı olur.

     Yüksek miktarda diyet posası alımının meme kanseri riskini azalttığı, ergenlik ve erken erişkinlik döneminde önemli olabileceği görüşü desteklenmektedir.

    Diyet posası ile özafagus ve gastrik kardia kanserleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmeye yönelik çalış¬malarda, posası yüksek (sebze, meyve ve tam tahıl ürünlerinden yüksek) diyet modelinin gastrik kardia kanseri ve özafagus kanser riskini azalttığı sonucuna varılmıştır.

Diyet Posası ve Kardiyovasküler Hastalıklar:

     Posa (özellikle çözünür posa) tüketimi yüksek olan toplumlarda serum kolesterol düzeylerinin daha düşük ve kardiyovasküler hastalıklardan ölümlerin daha az olduğu bilinmektedir.
     Farklı posa kaynakları ile koroner kalp hastalıkları arasındaki ilişkinin incelendiği araştırmaların sonuçlarına göre, diyetin tam tahıl ve meyvelerden gelen posa miktarının yüksek olduğu gruplarda koroner kalp hastalıkları riskinin daha düşük olduğu gösterilmiştir.

     Diyetle alınan çözünür posa (özellikle pektin) miktarının yüksek olmasının, aterosklerozis gelişimi üzerinde koruyucu etkisi bulunmaktadır.

     İnflamasyonun önemli biyokimyasal göstergelerinden birisi olan serum C-reaktif protein (CRP) düzeyleri ile diyet posası alımı arasında ters bir ilişki olduğu bilinmektedir. Yüksek posa alımı koruyucu etki göstererek CRP düzeyini düşürmekte ve endotel hasarını azaltmaktadır.

Diyet Posası ve Diyabet:

     Genelde posa içeriği yüksek besinlerin glisemik indeksleri düşük olup bu tür besinlerin diyabetik bireylerin diyetlerinde bulundurulması kan şekeri denetiminde yardımcı olur. Diyet posası özellikle çözünür posanın serum glukozunu düşürücü etkisi bulunmaktadır.

     Posa; karbonhidrat emilimini yavaşlatmakta ve fibröz tabaka oluşturarak karbonhidratları enzim aktivitesinden korumaktadır. Bu yüzden diyabetik bireylerin günlük posa alımlarının 25-50g (veya 15-25 g / 1000 kkalori) olması gerektiği ve glisemik indeksi düşük besinlerin tercih edilmesi gerektiği önerilmektedir.

    Total diyet posası alımının yüksek olmasının insülin duyarlılığını arttırdığı ve tip 2 diyabet gelişimini önlediği bildirilmektedir.

Diyet Posası ve Obezite:

    Diyet posası alımının aşırı kilo alımı ve obeziteye karşı koruyucu olduğuna dair güçlü epidemiyolojik kanıtlar olmasına rağmen müdahale çalışmalarının sonuçları karışıktır.

    Çözünür posa, metabolizmayı etkiler ve posa takviyesi kilolu ve obez olan erişkinlerde vücut kompozisyonunu ve glisemiyi düzeltmek için uygulanabilir.

    Diyetin posa miktarının yüksek olmasının ağırlık kaybında etkin olduğu bilinmektedir. Posası yüksek besinlerin yağ miktarı ve enerji miktarı da düşüktür.

    Tam tahıl ürünlerinin kullanım miktarı ve süresi ile ağırlık artışı arasında ters bir ilişki olduğunu gösteren çalışmalarda, posa tüketimi fazla kadınların ağırlıklarının, az tüketenlere oranla daha az olduğu ve bu kadınlarda uzun dönem içinde obezite gelişme riskinin daha düşük olduğu gösterilmiştir.

    Diyet Posası, vücut ağırlığının korunmasında ve ağırlık kaybında önemli rolü vardır.

    Diyetteki posa miktarının yüksek olması obezite riskini azaltır.

Diyet Posası ve Bağırsak Hastalıkları:

    Posa alımının artması, gastroözofajiyal reflü, duodenal ülser, devertikülitis, konstipasyon ve hemoroit gibi bazı gastrointestinal bozuklukları önleyerek sağlığa yararlı olur.

1) Ülseratif kolit: Çözünür posa destekli ürünlerin koliti düzelttiği, klinik iyileşmeyi sağladığı, iltihabı azalttığı ve kolondan elektrolit emilimini düzelttiği gösterilmiştir.

2) Crohn’s hastalığı: Avrupa Crohn ve Kolit Örgütü(ECCO) hem Crohn hem de Ülseratif Kolit hastalarında, hastalığın remisyon dönemlerinde düzenli bir diyet önermektedir. Posanın sınırlandırıldığı diyetler geçici olarak kullanılmalıdır. Alevlenme dönemleri, bağırsak darlığı ve bağırsaktaki bakterilerin aşırı çoğalması gibi durumlarda posadan kısıtlı diyetler önerilir.

3) Kolon anastomozları ve kısa bağırsak sendromu: Çözünür posa ve kısa zincirli yağ asidi destekli diyet ile kolon iyileşmesinin ve mukoza hücre proliferasyonunun hızlandığı görülmüştür. Kolon sürekliliğini sağlamak adına nişasta, nişasta olmayan polisakkaritler ve çözünebilir posa gibi yüksek kompleks karbonhidrat içerikli besinler önemli bir yer tutar. Kolonik devamlılığı olanlarda ise düşük yağlı yüksek karbonhidratlı ve tolere edilebilecek oranda posalı diyetler kısa barsak sendromlu hastalara genel yaklaşımdır.

4) Diyare: Yapılan çalışmalarda karışık kaynaklardan karşılanan çözünür posanın, sıvı dışkıdan su çekilmesine ve dışkı hacminin sertleşmesine neden olduğu, dışkı yapışkanlığını arttırdığı, kısa zincirli yağ asidi üretimini ve su emilimini arttırdığı ve böylece kolon devamlılığını sağladığı gösterilmiştir.

5) Konstipasyon: Hastaya yüksek posalı diyetler uygulanır. Diyette özellikle kepekli ekmek, tam tahıl ekmeği, kuru baklagiller ile birlikte günlük en az 5 porsiyon meyve ve sebze almalıdır. Bu aşamada günlük posa alımı 10 gramdan başlanarak 25 grama kadar yavaş yavaş yükseltilmesi önerilir. Çünkü posa alımının ani artışı, abdominal ağrı, şişkinlik, gaz krampları ve diyareye neden olabilir. Ancak posanın farklı kaynaklardan olması da çok önemlidir.

Yüksek Posa Alımının Olası Zararları:

     Yüksek posa alımı ile gastrointestinal sistem şikâyetleri (gaz, şişkinlik, bulantı vb.), vitamin ve mineral (Zn,Fe,Mg,Ca) emiliminde azalma ve sindirim sisteminden hızlı geçişe bağlı olarak bazı besin öğeleri emiliminde azalma olabilir.

     Yüksek posalı besin ve posa suplemanı alımı iştahı baskılayabilir ve geçişi hızlandırarak enerjisi yüksek besinlerin emilimi azaltılabilir. İnsülin kullananlarda hipoglisemi gelişebilir. İntestinal blokaja neden olabilir. Bu nedenle günlük diyet posası alımının 50 gramdan fazla olmaması önerilmektedir. İstenilen ve güvenilir düzeyde olan diyet posası aralığı 25-30g/gündür.

 

 

 

Kaynakça:

İstanbul Arel Üni. Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Sağlık Bilimleri Yaşam Dergisi, Kevser KARLI 2018.
The American Journal of Clinical Nutrition, 106(6),1514-1528,2017.
Türkay, Ö., Saka, M., ‘’Konstipasyon ve Diyet’’, Güncel Gastroenteroloji, 20(3),234-239,2016.
Yrd.Doç.Dr.Gülhan Samur Doç.Dr.Seyit M. Mercanlıgil Hacettepe Üniversitesi – Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Şubat – 2008,ANKARA

Hakkında: Esin Bağdatlı

Herkese selamm :) Ben Esin, 31.03.1998 Konak/İzmir doğumluyum. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden 2020 yılında mezun oldum. Şu an aynı üniversite ve aynı bölümde yüksek lisans eğitimime devam etmekteyim. Bölümümle ilgili araştırmalar yapıp yeni bilgiler öğrenmeyi, kendimi geliştirmeyi, mutfakta vakit geçirmeyi, yeni (sağlıklı) tarifler geliştirmeyi(yapmayı) ve kitap okumayı çok severim. Elimden geldiğince bölümümle ve sağlıkla ilgili güncel bilgileri takip edip araştırmalar yapmayı seviyorum. Bilgi paylaştıkça çoğalır ve ben yaptığım araştırmalarda öğrendiğim bilgileri sizinle paylaşmaktan mutluluk duyarım. Hep birlikte bilimin ışığında ilerleyerek çok güzel ve güncel bilgiler öğreneceğimize eminim. SAĞLIKLA KALIN..!

Buna da bakın

PCOS VE BESLENME

Polikistik Over Sendromu (PKOS) Nedir? İlk önce PCOS nedir? Hangi bireylerde daha sık görülür? Hastalığın …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.