Hangi soruya cevap arıyorsun?
Parkinson hastalığı(PH) nedir?
Parkinson Hastalığı ilk kez 1817 yılında James Parkinson isimli bir İngiliz doktor tarafından tanımlanmıştır. PH (Parkinson hastalığı), genellikle yaşamın geç dönemlerinde ortaya çıkan nörodejeneratif bir hastalıktır.
İnsan beyninde belli bölgelerde dopamin üreten beyin hücreleri substansiyanigra adı verilen belli bir alanında yoğunlaşmış halde bulunurlar.
Dopaminsubstansiyanigra ile vücut hareketlerini kontrol eden beyin diğer bölgeleri arasında mesajlar ileten bir kimyasaldır. Dopamin insanların akıcı ve birbiri ile uyumlu hareketler yapmalarını sağlar. Dopamin üreten hücrelerin %60 ila %80’i kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve Parkinson hastalığının motor belirtileri ortaya çıkar.
Parkinson Hastalığı Nedenleri Nelerdir?
Parkinson’un kesin nedeni bilinmemektedir. Hem genetik hem de çevresel bileşenlere sahip olabilir. Dopamin ve dopamini düzenleyen bir madde olan norepinefrin seviyelerinin düşük olması bir nedendir.
Parkinson hastalarının beyninde Lewy cisim denilen anormal proteinler bulunmuştur. Lewy cisimlerinin Parkinson gelişiminde ne gibi rol oynadığını bilinmemektedir.
Parkinson Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
Beyinde hücre kaybıyla oluşan çeşitli hastalıklar arasında sadece Parkinson hastalığı tedaviye iyi yanıt verir. Parkinson hastalığının uzun süreli, yavaş ilerleyici bir hastalıktır.
Günümüzde Parkinson hastalığında dopamin hücrelerinin hasarını tamamen onaracak kesin bir tedavi henüz bulunamamıştır fakat hastalık belirtileri ilaçlarla önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Mevcut ilaçlar beyinde eksilmiş olan dopamini yerine koyar veya onun etkisini taklit eder. Bazıları da dopaminin kimyasal yolla parçalanmasını engelleyerek etkisini artırır. İlaçların ömür boyu, düzenli olarak alınması gerekmektedir.
Parkinson tedavisi tamamen kişiye özeldir. Hastalara ilaçlar kadar beden hareketleri (egzersiz) yaptırmak da sıklıkla yararlı olmaktadır.
Parkinson Hastalığı Beslenme Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Parkinson hastalığının ortaya çıkmasında beslenme ile ilgili etmenler yer aldığı gibi, hastalığın ilerlemesi ile iştahsızlık, konstipasyon, disfaji, gastrik işlev bozukluğu, mide yanması gibi beslenme ile ilintili sorunlar yaşanmaktadır. Bu gibi sorunların önlenebilmesi için de hastaların beslenme durumunun ayrıntılı olarak değerlendirilmesi, yeterli ve dengeli beslenme planının uygulanması ve ilaç tedavisine göre protein kısıtlaması ve öğünler arası uygun protein dağılımının yapılması önemlidir.
Parkinson Hastalığı ve Enerji Alımı
Hastaların vücut ağırlık kaybını önlemek için enerji alımı yeterli düzeyde olmalıdır. Fakat şişmanlıktan sakınılmak; aşırı enerji tüketilmesi engellenmelidir. Diyetisyen ve/veya beslenme ve diyet uzmanları tarafından hastanın vücut ağırlığı ve beslenme durumu izlenmelidir.
Enerji alımının kısıtlanması ile nöral kayıpların önlenebileceği ve nörodejeneratif bozuklukların engellenebileceği belirtilmektedir.
Düşük enerji alımının koruyucu etkisi ile ilgili mekanizmalar tam olarak bilinmemekle birlikte, kontrollü enerji kısıtlamasının dokuları nörodejeneratif hasardan koruyabileceği düşünülmektedir.
Parkinson Hastalığı ve Protein Alımı
Yüksek proteinli bir diyet ve [B6 vitamininden zengin olan besinler (kurubaklagiller, patates, ıspanak ve tam tahıllar) levodopanın emilimini engellemektedir.
Levodopanın etkisini engellememek için, yüksek miktarda protein alınmamalıdır.Öğünün protein içeriği oldukça önemlidir. Yüksek biyolojik değerli protein tüketiliyorsa günlük protein gereksinimi 0.6 g/vücut ağırlığı (kg); karışık proteinli diyet tüketiliyorsa 0.8-1.0 g/ vücut ağırlığı (kg) olmalıdır.
PH’nın ilk evrelerinde hastalara normal bir protein içeriğine sahip bir diyet (toplam enerjinin % 15’i) önerilebilir. İlerlemiş hastalığı olan Parkinsonlu hastalar için düşük proteinli ve protein yeniden dağılım diyet rejimleri (% 10 toplam enerji) daha uygundur. Kahvaltı ve öğle yemeğinde protein içeriğinin kısıtlanması ve akşam içeriği yüksek proteinli bir öğün tüketimi önerilmektedir.
Parkinson Hastalığı ve Karbonhidrat Alımı
Parkinson hastaları için önerilen, tüm öğünlerde karbonhidrat/protein oranının 5/1 olduğu dengeli bir diyettir.
Diyetin karbonhidrat içeriğinin yüksek olması insülin sekresyonunun da artmasına neden olmaktadır. İnsülin sekresyonundaki bu artış nötral aminoasitlerin azalmasına yol açmaktadır. Nötral aminoasitlerin azalması da direkt olarak kan-beyin bariyerini aşan levodopayı arttırmaktadır.
Parkinson Hastalığı ve Yağ Alımı
Beynin yapısal malzemesinin yaklaşık % 60’ı lipitten oluşur.Yağ asitleri, diyet yağ asidi alımındaki dengeyi gösterir ve Beyin fonksiyonu için çok önemlidir. Sinir fonksiyonunda ve beyin yapısında PUFA’lar katılır. Doymamış yağ alımı nörotoksin kaynaklı PH hafiflettiği gösterilmiştir.
Yağlar mide ve barsak boşaltımını yavaşlattığı ve Parkinson ilaçlarının emilimini de azaltabileceği için yağların alımı kontrol altında olmalıdır. Öte yandan doymuş yağ asitlerinin çok olduğu bir beslenme tarzı kolestrol ve beyin damar hastalığı riskini artırabilir. Tekli doymamış yağlar (zeytinyağı) ve çoklu doymamış yağlar (balık ve kuru meyve) ise koruyucu rol oynadıkları için tercih edilebilir .Balık yağı takviyesi (3 ay boyunca 180 mg EPA ve 120 mg DHA) önerilmesi major depresyonlu Parkinson hastalarında antidepresan bir etki gösterir.
Doymuş yağ asitlerinin aşırı tüketimi ve doymamış yağ asitlerinin yetersiz tüketimi sonucu Parkinson hastalığı riskinin yükseldiği saptanmıştır.
Vitamin-Mineral ve Bazı Besinlerin Parkinson Hastalığı ile ilişkisi Nedir?
D vitamini
D vitamini, beyin gelişimi ve fonksiyonu için gerekli olan önemli bir nörosteroiddir. D vitamininin nörolojik hastalıklarla ilişkili olduğu ileri sürülmektedir .
Parkinson hastalığındaki hareket kabiliyetindeki azalması daha düşük serum D vitamini seviyelerine sonuç olarak hızlı kemik kaybına neden olabilir.
Yapılan çalışmalarda D vitamini eksikliği ve yetersizliğinin Parkinsonlu bireylerde diğer gruplara kıyasla daha yüksek oranda olduğu belirlenmiştir. Hastalık, motor ve motor dışı semptomlardan dolayı kişilerin gündelik yaşam kalitesini önemli ölçüde olumsuz yönde etkilemektedir.
B grubu vitaminleri
B vitamini eksikliği, dünyadaki nörolojik bozulma ve sakatlığın önde gelen bir nedenidir. Birden fazla B vitamini eksikliği sıklıkla birlikte bulunur ve bu nedenle, bu vitaminler tarafından beyinde düzenlenen farklı biyokimyasal yollar arasındaki karmaşık ilişkilerin anlaşılması, acil teşhis ve iyileştirilmiş tedaviyi kolaylaştırabilir.
Homosistein düzeyleri artması Parkinson hastalığında nörotoksik etkilerle dopaminerjik hücre ölümünü hızlandırabilir. B6, B9, B12 vitaminlerin yeterli alınması (homosistein metabolizmasında kofaktörlerin) plazma homosistein azaltarak PH riski azaltabilir.
C vitamini
Vaka kontrollü bir çalışmada, C vitamini yönünden zengin bir diyeti tüketen bireyler, PH riskinde% 40 azalma göstermiştir.
E vitamini
E vitamini nörolojik fonksiyon için gereklidir.Nörodejeneratif işlemlerin oksidatif stres ile ilişkili olduğunu gösteren kanıtlar, birçok nörolojik bozukluğun E vitaminin antioksidan özellikleri tarafından önlenebileceği veya iyileştirilebileceğini düşünülmektedir.
Koenzim Q10 (KoQ10)
KoQ10 vitamin benzeri bir bileşen olup hücresel enerji metabolizmasında görevlidir. KoQ10 elektron transport sisteminin temel bileşenidir ve enerji üretiminde rol oynamaktadır.Parkinsonizmdeki dopaminerjik nöronların kaybını önleyebilir ve nöroprotektif bir bileşik görevi görebilir.
Düşük Parkinson hastalığı ilerleme oranı ile ilişkili olduğu belirlenen gıdalar:
Taze sebzeler, taze meyveler, fındık ve tohumlar, kızartılmamış balıklar, zeytinyağı , şarap, hindistancevizi yağı , taze otlar ve baharatlar,balık yağı ve koenzim Q10 ile besin takviyesi
Parkinson hastalığının daha hızlı ilerlemesi ile ilişkili gıdalar:
Konserve meyve ve sebzeler, kızarmış yiyecekler, sığır eti,süt, dondurma, yoğurt ve peynir ve demir takviyeleri
KAYNAKÇA
1)Agim, Z. S. (2015). Dietary Factors in the Etiology of Parkinson’s Disease. BioMed Research International.
2)Akbulut, G. (2009). Parkinson Hastalığı ve Tıbbi Beslenme Tedavi. Dirim Tıp Gazetesi
3)Barichella, M. C. (2009). Major nutritional issues in the management of Parkinson’s disease. . Movement Disorders, 1881–1892.
4)Belvisi, D. R. (2019). Modifiable risk and protective factors in disease development, progression and clinical subtypes of Parkinson’s disease: What do prospective studies suggest? . Neurobiology of Disease.
5)Calabrese, V. C. (2008). Cellular Stress Response: A Novel Target for Chemoprevention and Nutritional Neuroprotection in Aging, Neurodegenerative Disorders and Longevity. Neurochemical Research, 2444–2471.
6)Erdem B., A. A. (2018). Parkinson Hastalığında D Vitamininin Etkisi: Güncel Yaklaşımlar . 40 - 53 .
7)Hülya Apaydın, S. Ö. (2013). Parkinson Hastalığı Hasta ve Yakınları için El Kitabı.
8)Karabudak, R. (2014). Türk Nöroloji Derneği (TND) Beyin Yılı Aktiviteleri-Parkinson Hastalığı.
9)Lange, K. W. (2019). Diet and medical foods in Parkinson’s disease. Food Science and Human Wellness.19)Lorraine V Kalia, A. E. (2015). Parkinson hastalığı. 386 (9996), 896-912. .
10)Ricciarelli, R. F. (2007). Vitamin E and neurodegenerative diseases. Molecular Aspects of Medicine. 591–606.
11)Seray Kabaran, E. Y. (2012). Parkinson Hastalığı: Beslenme ile İlgili Risk Etmenleri ve Tıbbi Beslenme Tedavisi. 40(1):69-8. .