Hangi soruya cevap arıyorsun?
Fibromiyalji sendromu, kronik kas iskelet sistemi ağrısı, yorgunluk, uyku bozukluğu, psikolojik problemler ve diyetetik sorunlar görülür.
Fibromiyalji yaygın vücut ağrıları ile kendini gösteren ama tüm bedeni etkileyen bir hastalıktır. Nedeni bir türlü belirlenemeyen bu ağrılar bel, kollar, bacaklar, kalça eklem ve kaslarında da olabilir. Fibromiyalji tablosunda baş ağrısı, kronik bel ağrısı, romatoid artrit, temporomandibular eklem bozukluğu, kronik yorgunluk sendromu, pelvik ağrı, irratabl mesena sendromu gibi durumlar eşlik edebilir.
Sürekli yorgunluk, halsizlik, hiçbir şey yapacak halin olmaması da tipiktir.
Mutsuzluk, uyku bozuklukları, vücutta ağrılı hassas noktalar, eklemlerde sabah sertliği, ellerde ve kollarda uyuşma, şişlik hissi vardır. Tüm beden en küçük baskıda bile dayak yemiş gibi ağrıyabilir. Kabızlık, gaz, şişkinlik gibi barsak çalışmasında düzensizlikler vardır. Sancılı ve düzensiz adet, tiroit hastalıkları, glikoz toleransı bozukluğu gibi hormonal bozukluklar olabilir.
Fibromiyalji özellikle bel ağrısı ve osteoartritten sonra en sık görülen kas iskelet sistemi hastalığıdır. Görülme sıklığı Amerikada ve Avrupada %2-3 arasındadır. Türkiye de ise 20-64 yaş arasındaki kadınlarda bu oran %3.6 bulunmuştur. Yani ülkemizde yaklaşık 1.3 milyon fibromiyalji hastası olduğunu söyleyebiliriz. Bu hastaların %90’ı kadındır.Fibromiyalji yaşla birlikte artış gösterip 55-64 yaşlarında pik değerinde hasta grubuna sahiptir. Yalnızca yetişkinlerde değil gençlerde ve çocuklarda de görülmektedir !
Etyolojik ve Biyopatofizyolojik Mekanizmalar
Fibromiyalji sendromunda genetik, çevresel, nörohormonal,otonomik, periferik ve santral pek çok bozukluk görülmektedir.
Genetik Faktörler: Ailesel ve genetik faktörlerin rol aldığı gösterilmektedir. Eğer fibromiyalji sendromu birinci derece akrabalarında görülmekteyse, kişide de görülme oranı 8 kat artmıştır.
İspanya da yapılan bir çalışmada; 33 genin 61 SNP’sini analiz edildi. 33 aday genin 61 SNP’si dahil edilerek, mevcut araştırma, fibromiyalji duyarlılığına ilişkin en kapsamlı aday gen çalışmasıdır. Ve ilk kez, -rs841 (guanosine trifosfat siklohidrolaz 1 geni) -rs2097903 (katekol-O-metiltransferaz geni) SNP’lerinin daha yüksek fibromiyalji duyarlılığı riski ile ilişkilerini tanımlanmıştı. Ayrıca rs1799971 SNP’nin (opioid reseptörü μ1 geni) fibromiyaljiye genetik risk kazandırabileceğini de doğrulanmıştır.
Çevresel faktörler: Fiziksel yaralanma bazı enfeksiyonlar (Hepatit C) veya yaşanan stresli durumlar ile başlayabilir. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan fiziksel ve cinsel travmalar, ölümler, aile içindeki anlaşmazlıklar etkili olduğu düşünülmektedir.
2015’te yapılan bir çalışma;
-Artan yaş, artmış vücut kitle indeksi, kadın cinsiyet ve sigara içme tüm risk faktörleri içerisinde bulunmuştur.
Yüksek sosyoekonomik durum nöropatik ağrı negatif korelasyon göstermiştir.
Nörohormonal Faktörler: Öncelikle kortizol ve tiroid hormonlarında anormallikler bulunmuştur.
Kortizol nedir?
Stres anlarında böbreküstü bezlerinden salgılanmaya başlayan bir hormondur.
Peki stres ilişkisi?
Vücudumuz stresli bir olay yaşadıktan sonra bile rahatlama tepkisi gösterip, buna istinaden kortizol hormonunu dengeye getirme şansı bulamayabiliyor. Kortizol hormonu uzun süre yüksek kalır ise olumsuz etkilerle karşılaşabiliriz. Bunlardan en sık yaşananı ise istemsiz iştah artışının ardından kilo alımı.
Yüksek kan şekeri,
Bağışıklık sisteminizin zayıflaması,
Kan şekerinin dengesinin bozulması,
Karın bölgesinde bulunan yağ oranının artması
Diyetisyen ve doktor eşliğinde bitkisel yöntemlere rağmen kortizol hormonunuzda bir düşme göremezseniz doktorunuza başvurup yine aynı isimde olan “kortizol” ilaçlarını damardan enjekte ya da hap şeklinde alarak tedaviye başlamak zorunda kalabilirsiniz.
Tirodi nedir?
Tiroit bezi boyunda yer alan kelebek şeklinde bir organdır.
Tiroit Bezinin Fazla Çalışması (Hipertiroidi) Nedir?
Bu durumda organların işlevleri hızlanmıştır. Bunun neticesinde ellerde titreme, çarpıntı, sıcağa tahammülsüzlük, sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, aşırı terleme, saç dökülmesi, ishal, gözlerin ileri doğru çıkması gibi göz bulguları, kuvvet azalması, kadınlarda adet düzensizlikleri görülmektedir. Menopoz döneminde nispeten sık görülen hipertiroidi, bu dönemde zaten artan kemik erimesi riskini daha da artırır.
Tiroit Bezinin Az Çalışması (Hipotiroidi) Nedir?
Tiroitin az çalışması durumu hipotiroidi olarak adlandırılmaktadır. Hipotiroidi halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, kabızlık, çabuk üşüme ve soğuğa tahammülsüzlüktür. Bazen dermatolojik hastalıklardan kaynaklandığı düşünülen cilt kuruluğu, ciltte kabalaşma, turuncuya dönen renk değişiklikleri de tiroit bezinin az çalışması nedeniyle gelişebilir.
Tiroit Hastalıklarında İyotun Yeri ve Önemi
İyot hayati bir elementtir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenen günlük iyot ihtiyaçları:
0-5 yaş arasında: 90 mikrogram/gün
6-12 yaş arasında: 120 mikrogram/gün
Genç erişkinlerde ve erişkinlerde:150 mikrogram/gün
Hamilelerde ve emzirme sırasında: 200 mikrogram/gün
Epinefrin nedir?
Hormonun vazifesi, organizmanın hemen harekete geçmesi için hazırlamak. Etkiyi nabız atışı, kanımızın iç organlarımıza, derimize, kaslarımıza sevk edilmesinde, karaciğerimizdeki glikojenin glikoza değişmesinde ve de bu sayede acilen enerjinin sağlanabilmesi şekliyle göstermektedir. Heyecanlanınca ve de korkunca epinefrin salgısı artmaktadır. Damarlar genişletir.
Epinefrindeki bu düşüklük sempatik aktivitede azalmaya dolayısla uyku bozuklukları, kronik ağrı, hassasiyet ve yorgunluğun ortaya çıkmasına sempatik fonksiyon bozukluğunun rolü olduğu düşünülmektedir.
Periferik bozukluklar: Kas patolojilerine bağlı olabileceği ileri sürülse de yapılan çalışmalar sonucu kaslarda inflamasyon ve anormal elektrofizyolojik bulguya rastlanmamıştır. ancak yapılan çalışmalar göstermiştir ki kaslarda anormal mitokondri ve hücre zarı, tip2 lif atrofisi, aerobik endurans ve kasılma kuvvetinde azalma olduğu bulumuştur.
Yapılan bir çalışma fibromiyalji sendromu merkezi değişikliklerle ilişkilidir, ancak periferal faktörlerin varlığı ve rolü ile ilgili tartışmalar vardır. Fibromiyalji sendromunda kas değişikliklerini incelemek için in vivo kullanılabilir. Fibromiyalji sendromunda kronik ağrı durumları için, egzersizin olumlu etkileri için mekanizmalar belirsizdi. Bu çalışmada, fibromiyalji sendromu29 kadında ve 28 sağlıklı kadına vastus lateralis kasındaki aljinat ve metabolitlerin interstisyel konsantrasyonları bir egzersiz girişiminden önce ve sonra araştırıldı. Yapılan inceleme sonunda; önemli ölçüde artmış interstisyel glutamat, pirüvat ve laktat konsantrasyonları ile ilişkiliydi. Egzersiz müdahalesinden sonra, fibromiyalji grubu ağrı yoğunluğunda ve ortalama interstisyel konsantrasyonlarda glutamat, pirüvat ve glukozda önemli düşüşler sergilemiştir. Fibromiyalji sendromunda ağrı şiddeti azalması, piruvat ve glukozdaki azalmalar ile önemli ölçüde korelasyon görülmüş. Ayrıca Fibromiyalji sendromu grubu güçlerini ve dayanıklılıklarını arttırdı. Bu çalışma, Fibromiyalji sendromu hastalarında periferik metabolik ve algesik kas değişikliklerinin mevcut olduğunu ve bu değişikliklerin ağrıya katkıda bulunduğunu desteklemektedir. Bir egzersiz müdahalesinden sonra, değişiklikler normalleşir, ağrı şiddeti azaldı ve güç ve dayanıklılık gelişti, egzersizin etkilerini gösteren tüm bulgular kısmen periferiktir.
Artmış Wind-Up Fenomeni veya Temporal Sumasyon: Wind-up fenomeni, C liflerinin tekrar olarak uyarılması dorsal kökteki sekonder nöronların cevabının artması olarak tanımlanır. Santral sentizisyon mevcut, zamanla tüm uyarılar ağrı olarak algılanmaya başlar. Fibromiyaljili hastalar da serebrosipnal sıvıda ağrı iletiminden sorumlu P maddesinin sağlıklı bireylere göre 3 kat daha fazla olduğu görülmektedir. Bu artış kronik ağrı göstergesidir ve osteoartrit ve kronik bel ağrısında da görülmektedir.
Uyku bozuluğu: Fibromiyalji hastaları için uyku güçlüktür uzun uykularda çokca sıkıntı yaşarlar. Derin uyku sırasında salgılanan büyüme hormonu, ağrı ve uyku ile ilişkili serotonin, endorfin ve P maddesinin düzeylerindeki değişiklikler uykuyu etkileyebilir. Mutluluk hormonu sayılan hormon tedavi için hastalarda serotoninin oldukça önemli olduğu çalışmalar mevcuttur.
Fibromiyalji hastalarında ispeksiyonla görülen belirtiler şu şekildedir.
- Hassas noktalar!
- Yorgunluk
- Nefes darlığı
- Göğüs ağrısı,
- Allodini: Normalde ağrısız olan uyarılara karşı hassasiyet
- Uyku bozukluğu
- parestezi: Genellikle karıncalanma ve uyuşukluk şeklinde ortaya çıkan parestezi üst ekstremitelerde daha sık görülmüştür.
- Sıcağa intolerans
- Baş ağrısı
- Raynaud Fenomeni; tıkayıcı olmayan bir damar rahatsızlığı olarak kabul edilir. Daha çok el ve ayaklarda kan dolaşımın azalması veya yavaşlaması sebebiyle uzuvlarda üşüme, ağrı, morarma, karıncalanma, soğukluk gibi şikayetler doğurur.
- Göğüs ağrısı
- Huzursuz bacak sendromu
- Temporomandibular eklem bozukluğu
- Ağız, göz kuruluğu
- Depresyon
- Kişilik bozuklukları
- Aksiyete ve konsantrasyon yetersizliği, hafıza problemleri (fibrofog)
Fibromiyaji hastaları hipertansiyon, alerji, astım, gastrointestinal hastalıklar, tiroid bozukluğu ve kanser görülme oranı sıktır.
Fibromiyalji hastalarında palpasyonla görülen ağrı bölgeleri şu şekildedir.
- Oksiput: Suboksipital kas yapışma yerinde
- Alt servikal: C5-C5 intertransvers aralıkta
- Trapezius: Bilateral üst kenarın orta noktasında
- Supraspinatus: Spina scapula üzerinde
- Lateral epikondilit: Epikondilin 2 cm distalinde
- Gluteus medius: Kalça üst dış 1/4 kısmı
- Büyük trokanter: Torakanterik çıkıntı arkası
- Diz: Medial eklem yastığında
Tedavi
Beslenme ve yaşam düzeni diyetisyen ve psikolog desteği ile sağlanmalı
Doktorlar ilaç tedavisini genellikle yorgunluk, uyku sorunları, fonksiyon ve iyilik halini arttırmak amacıyla kullanmaktadır. Yapılan çalışmalar periferik ve nosisseptif ağrı sendromlarında kullanılan analjeziklerin fibromiyalji için yararlı olmadığı yönündedir.
”European League Against Rheumatism (EULAR)” fibromalyji sendromunda en iyi tedavinin ilaç tedavisi ile birlikte ilaç dışı yöntemlerin bir arada kullanılması olduğu belirtilmiş.
Bennett ve arkadaşları, çalışmalarında fibromiyalji sendromu hastalarının tedavisinde aerobik egzersiz, kuvvetlendrime egzersizleri, beslenme düzenlenimi, hasta eğitimi, ve kognitif davranışsal tedavilerin etkili olduğunu belirtmiş sıcak, masaj gibi elektroterapi cihazlarını da tercihen yüksek olduğunu belirtmiştir.
Tedavi uygulanan protokol genellikle şu şekilde tercih edilir;
- Ultrason ile Enterferansiyel Akım
- Mikroakım
- Düşük enerjili lazer
- Tens
- Akapuntur
- Kuru iğneleme
- Refleksoloji
- Aerobik egzersizler
- Kuvvetlendirme egzersizleri
- Germe ve esneklik egzersizleri
- Hidroterapi
- Tai Chi
- Qi Gong
- Yoga
- Pilates
Oğuzhan Türkmen