Günümüzde kadınlarda en sık rastlanılan kanserler arasında birinci sırada yer alan, dünya üzerinde her 8 kadından birinin yakalandığı ya da taşıyıcısı olduğu meme kanseri, erken belirti vermesi, egzersiz ve uygun bir diyetle %100 oranında iyileşme sağlayabilen sayılı kanser türlerinden biridir. Kadın olmak zaten tek başına meme kanseri riskini taşıma anlamına gelse de sigara, alkol, genetik yatkınlık, yağlı besinleri tüketim sıklığı, şişmanlık ve beslenme bozukluğu da kanser riskini ciddi oranda arttırmaktadır.
Süt bezlerinde ve kanallarında meydana gelen bu tümöral oluşum, çoğunlukla 50 yaş üzerinde görülse de son yıllarda 35-50 yaşlar arasında sıklıkla görülmeye başlamıştır.
Tüm kanser türleri arasında meme kanserine bağlı ölüm oranı, akciğer kanserinden sonra 2. sırada yer alır. Ülkemizde her 100 bin kadından 22’sinin meme kanseri olduğu, 22 kişiden 10 tanesinin ise kansere yenik düşerek hayatını kaybettiği biliniyor.
Toplumda bu hastalığa farkındalık oranının daha yüksek olması istenilen bir durumdur. Kadınların kanser olmadan önce gerekli beslenme bilgisine sahip olması ve kendisini düzenli aralıklarla muayene etme bilincinde olması meme kanserine karşı erken müdahale edilmesine olanak sağlar.
Kontrol yöntemi
Bilindiği gibi erken teşhis hayat kurtarır. Günümüzde meme kanseri belirtilerinin çoğu elle kontrol yöntemiyle kişinin kendisi tarafından bulunmaktadır. 20 yaşından sonra kişinin kendisini düzenli aralıklarla kontrol etmesi önerilir. En az 1 cm. büyüklüğüne ulaşmış ağrısız kitle, elle kontrol yöntemi sayesinde hissedilebilir. Yine memede veya koltukaltında sert kitle, kanlı akıntı, şişlik, deride kabuklanma, ödem, renkte değişiklik varsa kanserden şüphelenilmelidir. Ele gelen kitle her zaman kanser anlamı taşımamaktadır. Bunlar iyi huylu tümörler ve ya henüz büyümemiş kistler olabilir.
Meme Kanserinde Beslenme
Kanserden korunmak ve tedaviyi hızlandırmak için beslenme alışkanlıkları gözden geçirip yeniden düzenlenmelidir. Diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanserinden de korunmak için ideal kilonun sabit tutulmasına dikkat edilmelidir. Tedaviden daha etkili sonuç almak için bazı besinlerden uzak durulması ve bazılarına hayatımızda yer açmamız da son derece önemli. Bu besinleri şöyle sıralayabiliriz;
- Güçlü bir antioksidan olan yeşil çay meme kanseri riskini düşürür. İçeriğindeki polifenollerin düzenli tüketimde vücut yağında azalma ve tümör hücresi hacminde küçülme sağladığı biliniyor. Günde 2-3 fincan kahvenizi gönül rahatlığıyla yeşil çayla değiştirebilirsiniz.
Kolesterolü düşürdüğü, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve şeker hastalığına karşı savaştığı bilinen yulaf ezmesinin en önemli özelliklerinden biri de meme kanserine yakalanma riskini düşürmesidir.
- Günlük sebze meyve toplamının en az 5 porsiyon olması kanser riskini %25 oranında azaltmaktadır. Meyvelerden özellikle çilek, portakal, kırmızı üzüm, yaban mersini gibi antioksidan maddeler ve sebzelerden pancar, brokoli, lahana, karnabahar, havuç, kabak, sarımsak, soğanda bulunan anti-kanserojen bileşiklerin özellikle çiğ tüketimde etkisini arttırdığı gözlemlenmiştir.
Baklagiller de meme kanserine yakalanma riskini azaltır. Baklagillerde bulunan birçok antioksidan ve lifler kanserle savaşır. Özellikle 40 yaşlarından sonra diyetten eksik edilmemelidir.
Vücudumuza çok sayıda faydası bulunan cevizin önemli bir başka etkisi de meme kanserine karşı etkili olmasıdır.
- Şekerin doğrudan meme kanserine neden olan bir etkisi olmasa da sonuç olarak şekerden zengin beslenmenin, kilo artışına sebep olarak, özellikle menopozdaki kadınlarda obezitenin sebep olduğu risk artışına benzer bir riske neden olduğundan söz edilebilir. bu yüzden hiçbir besinin içinde önerilmez.
Kemoterapi ve Radyoterapi tedavileri sırasında;
- En az 8 bardak su,maden suyu gibi kalorisiz içecek tüketilmelidir. Yetersiz sıvı alımında baş dönmesi, yorgunluk, kabızlık, idrar yolu enfeksiyonu gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
- Öğün atlanmamalı, düzenli ve sık aralıklarla beslenilmelidir.
- Liften zengin gıdalar (yeşil yapraklılar, meyveler, tam tahıllılar) günlük olarak tüketilmelidir.
- Tedavi döneminde vücudun enerji harcamasının artmasıyla birlikte kişide iştahsızlık ve bulantı görülmeye başlar.
İştahsızlık durumunda kısa aralıklarla ve küçük porsiyonlarla beslenilmelidir. Yağlı besinlerden ve kızartmalardan kaçınılmalı, bulgur pilavı, çorba gibi karbonhidrat kaynağı bir besinle başlanıp daha sonra et, tavuk ya da balık gibi protein kaynağı besinler tüketilerek kaybedilen enerji yerine konmalıdır ve antioksidan özellikleri sayesinde bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir. Yoğurt ve patates püresi meme kanseri tedavisine bağlı oluşan ağız yaraları için rahatça tüketilebilir. - Kanser sonrası hastalığın tekrar nüksetmemesi için sağlıklı ve dengeli beslenmeye devam edilmelidir. Psikolojik durumu olumlu etkileme, depresyondan uzaklaştırma ve yaşam kalitesini arttırma adına düzenli egzersize devam edilmelidir.
Güncel uygulamalarla ve beslenme tedavisiyle dünyada meme kanserinde iyileşme oranları %90’lardayken ülkemizde bu oran hala %60 civarlarında. İstenmeyen cerrahi uygulamalara gerek kalmaması ve erken teşhis için farkındalığın artması ve beslenme yöntemiyle tedavinin önemi oldukça büyük.
1 Yorum
Pingback: Rooibos Çayının Faydaları | Selinsu Kurt | Besinler ve Beslenme